Site açılış tarihi: 27 kasım 2012
Geçen ayki Günlük ort. ziyaret: .. 174
Ay içinde en yüksek ziy sayısı: .242
Geçen ayki ziyaretçi sayısı: . 5234 (Mayıs 2023)
Toplam ziyaretçi sayısı: 852 224

Diğer Meslekdışı Kitaplar » Ben Bypass Oldum » Sırt Ağrıları


   Diabet
Seyahat   

 Gerek ameliyattan önce gerekse ameliyattan sonra sırt ağrılarım konusunda bazı sorunlarım oldu. Doğal olarak bunun py-pass ve kalbimle bir ilgileri olmayabilirdi. Çünkü by-pass'dan sonra yaptırdığım kontroller bu ağrıların başka nedenlerle olabileceği ve kalbimin sağlam olduğu merkezinde toplanıyordu. İnsan sırtındaki ağrıların hangi nedenler ile olabileceği benim konum değil. Yalnız, benim sırtımdaki bazı ağrıların neden oluştuğu da benim sağlığımla ilgili bir konu olarak ilgi alanıma giriyordu Sırt ağrılarının bir çok nedenlerle olabileceğini bendeki örnekler nedeniyle öğrendim. Bir çok rahatsızlığın sırt ağrıları ile kendini belli etmesi gerçekten ilgi çekici bir uyarı yöntemi. Bu da insan vücudunun gizemli sırlarından birisi bence. Her ağrının bir sebebi ve bunun bir uyarı olduğunu biliyoruz. Doğal olarak ağrıların gerçek nedeninin bulunması tedavi bakımından çok önemli bir konu ve' bu konuda yardımcı olacak insanlar da doğal olarak doktorlarımız. Onlar da bazen yanılabiliyorlar veya ağrının gerçek nedeninin saptanması konusunda ihmalkar davranabiliyorlar. Bunun bir örneği olarak kendimi görüyorum. Sırt ağrılarım konusundaki deneyimlerimi biraz anlatırsam bana hak vereceğinizi zannediyorum.

 
Sırt ağrılarının birinci sebebi herkesçe bilinen adale ağrılarıdır. Sırttaki her ağrıyı normal adale ağrısı olarak düşündüğümüz zaman bazı yanılgılara da düşülebiliyor. Özellikle adaleye bağlı bir sırt ağrısı varsa, bu ağrı arkasında kalan bazı ağrı nedenlerinin dikkat çekmemesi bu konudaki rahatsızlıkların ilerlemesine de neden olabileceği görülmektedir. Çünkü normal bir adale ağrısı başka nedenler ile oluşan ağrıları da gizleyen bir durum yaratabilmektedir. Hasta ağrıların adale ağrıları olabileceği konusunda kendisini psikolojik olarak hazırlamış ve diğer rahatsızlıklardan kaçar bir psikoloji içerisindeyse, doktorların da olayları aydınlatmaları elbette ki zor olacaktır. Ben, böyle bir durum yaşadığımı itiraf etmeliyim. Sırt ağrılarım konusunda devamlı az veya çok şikayetlerim olmuştur. Ağrılarımın gerektiği gibi dinlenememe, bazı dönemlerde çalışmalarımı sınırlandıramama ve stresli olaylar karşısında olduğu inancı bende bir fikir olarak oluşmuş ve belki de bu sırt ağrılarım ile yaşamaya da alışmıştım.
Hayatım boyunda rahatsızlıklarım konusunda şikayetçi olmuşumdur ama tedavileri konusunda pek duyarlı olduğumu da söyleyemem. Bir çoğumuzda da benzer davranışların var olduğuna inanıyorum. Bazı ağrılara pek önem vermiyoruz. Biraz dinlenme ve bir iki hap alarak olayları geçiştirmeye çalışıyoruz. Gerçek nedenlerini tam olarak araştırmıyoruz. Belirli bir dönemden sonra sırt ağrılarımın nedenleri ve tedavi edilmesi konusunda hiç bir ihmalin yapılmaması gerektiğini anlamı Ş bulunmaktayım diye yazıyorum ama şu anki yorgunluğu ma da aldırdığım yok.
 
Neden böyle davranırım Bunu da anlamam mümkün değil. Sırt ağrılarım nedeniyle ameliyattan önce bir kaç kez fizik tedaviye de gittim. Bu dönemlerde genelde izinli olduğumdan ve dinlendiğimden fizik tedavilerde adale ağrıları bakımından çok iyi sonuçlar aldığımı söyleyebilirim. Yalnız kalp rahatsızlığı nedeniyle oluşan sırt ağrılarımın normal adale ağrılarından farklı olduğunu bu gün daha iyi anlıyorum. Sırt ağrılarımın normal adaleye dayalı sırt ağrıları olmadığını biraz hissetmeme ve arada .kalp doktorlarına görünmüş olmama rağmen ihmallerime bir anlam veremiyorum.
Çok ilginçtir ki çok ciddi bir kalp hastası olduğumu anjiodan sonra kalp ameliyatına gireceğim an kabul ettim. Doğru muydu yoksa yanlış mıydı tahlilini psikologlara bırakmak gerekiyor. Çünkü biliyorum ki kalp ameliyatı olacağım güne kadar kendimi hiç bir zaman bir kalp hastası olarak görmedim ve beni korkutan bir psikolojiye de girmedim. Acaba kendimi bir kalp hastası olarak bilip her gün rahatsızlığımı düşünseydim daha mı iyi olurdu, yoksa bu yaşadığım gibi mi yaşasaydım? Belki doktorlar kabul etmeyecek ama kalbimin rahatsızlığı bende biyolojik bir rahatsızlıktı. Ruhsal olarak kendimi hiç bir zaman hasta olarak kabul etmedim. O günler hasta olarak yaşadımsa da hastalık endişesi içerisinde olmadım. Bu davranışlarımdan rahatsız olduğumu da söyleyemem. Çünkü bir kalp hastası psikolojisine kapılsaydım o dönemdeki çalışmalarımı da doğru dürüst yapamazdım ve belki de normal ve huzurlu bir hayat yaşayamazdım. Ruhsal olarak bir sıkıntı içerisinde kalabilirdim. Bilmiyorum, belki de rahatsızlığı mı biliyor, fakat kendimden bile bu rahatsızlığımı psikolojik olarak saklıyordum. Bunda da başarılı olup hayatımı devam ettirdiğimi anlıyorum. Yalnız şunu da biliyorum ki çok kez doktorlara görünmeme rağmen hiç birisi beni ciddi olarak karşısına alıp, bak hoca, senin şöyle bir rahatsızlığın var, şunları mutlaka yapmalısın, şu ilaçları kullanmalısın, şöyle perhiz yapmaz, bu idmanları ihmal edersen sonuçlarını katlanmak gerekir demedi. 1988 yılında başlayan bu ağrılar ile 6 yıl geçirdim ve kalpten gelen ağrıları psikolojik sıkıntılar veya bir sırt ağrısı kabul ederek ruhen rahat bir şekilde yaşadım. Doğru mu oldu yanlış mı bilemem ama, yaşadığım gerçek buydu. Doktorlarım bir kalp hastası olduğumu açıkça söyleseler ve bu konuda önerilerde bulunsalardı elbette ki ona göre yaşamımı düzenlemeye çalışırdım. İyi mi oldu kötü mü oldu şimdi bilemiyorum artık.Hatırlıyorum ki o dönemlerde, özellikle yoğun olarak çalıştığım bazı günlerde, sanki sırtıma bir ağırlık biniyordu. Bu ağrılarım, tansiyon, yorgunluk ve normal adale ağrıları ile oluşuyorsa da arada gelen kalbe dayalı ağrılar da bu ağrılarıma karışıyor ve arada kaynayıp gidiyordu. Olayları yorgunluğuma veriyor ve gerçekten de gece dinlenip sabaha rahatlamış olarak kalkıyordum. Tabii ki günün ilerleyen saatlerinde aynı yorgunluk duyguları sırtımda beliriyor ve günler bu şekilde akıp gidiyordu.
 
By-pass'dan sonra sırtıma ve kollarıma aniden gelip geçiveren kalbe dayalı ağrılardan kurtulmuştum. İstirahat ettiğim için yorgun1uğa dayalı adale ağrılarım da azalmıştı. Ama ara sıra sırtımda iki kürek kemiği arasında değişen noktalarda bazı ağrılarım oluyordu. Bunun yanında sağ kürek kemiğimin altında bazı batar gibi ağrılar olmaya başlamıştı. Arada bir zaman zaman sırtımda ense kökümde bir ağrı oluşuyor aynı anda da başımda bir sıcaklık hissediyordum ama, bu iki belirtinin artık tansiyondan ileri geldiğini anlamış bulunuyorum. Burada yazdıklarıma bakarak, belki de, amma da çok sırt ağrısı çekmişsiniz diye düşünülebilirsiniz. Yalnız bu ağrıları zaman zaman herkesin çektiğini sandığım ve fakat hayatın akışını değiştirmeyen ve insan alışınca birlikte yaşamaya alıştığımız ağrılar sınıfında kabul ediyorum. Zaten aksi olsa çalışamaz olayların üzerine giderdik. Fakat hayatı aksatmayan bu gibi rahatsızlıklara önemsiz gözüyle bakabiliyor ancak sonu kötüye varacak bir duruma gelince çare araştırıyoruz. Elbette ki bu gibi davranışlar yanlış olup bir . ağrı olunca sebep ve çarelerini anında arayıp bulmak gerekiyor. Tabii ki bir hastalık hastası gibi her ağrıda olayı büyütmek ve ben hastayım psikolojisine de kapılmak doğru değil. En doğrusu doktora gitmek, danışmak, önerilenleri yapmak ve fakat paniklememektir.
 
Şu günlerde tanıdık bazı fizik tedavi hocalarına takılıyorum. Lütfen diyorum, birisi sırt ağrıları için geldiğinde önce bir kalp ve akciğer muayenesi ve diğer ihtimalleri de araştırın ve daha sonra fizik tedaviye geçin diyorum. Doğal olarak onlar bunu benden daha iyi biliyorlar.
 
Arada giren bazı ağrılarımın ve karındaki bazı batarların normal tansiyon ve yorgunluk dışı ağrılar olabileceğini anlayınca doktorumun önerisi ile ultrasona girme ve içeride bir şey olup olmadığını araştırmaya karar verdik. Yine bu arada bir komşu doktorun önerisi ile bir bel kayışı sendromu olabileceği düşüncesi ile bel kayışı yerine pantolon askısı kullanmayı denedim ama bir iki günden fazla takmadım. Çünkü bir faydası olmamıştı. Neyse bir sabah Üniversitemizin mediko sosyal denilen hastalıklarımız ile ilgilenen bölümüne gittim ve beni muayene eden doktor da ultrasona girmende yarar var deyince beni üniversiteye havale edecek diye düşünürken, "bu kontrol burada da yapılabilir" deyince sevindim ve ultrason mütehassısı bana saat II için randevu verdi. O güne kadar hiç ultrasona girmemiştim ve ne yalan söyleyeyim ne olduğunu da bilmiyordum. Doktor bey beni yan yatırdı ve bir iki dakikalık kontrolden sonra safrada üç tane iri taş olduğunu söyleyince bir safra kesesi sorunum olduğu ortaya çıkmıştı. Elime verdiği bir fotokopide üç adet fındık büyüklüğündeki taş bariz şekilde görünüyordu.
 
Her zamanki davranışım ile hemen beni buraya gönderen dahiliye doktoruna gittim. Çare ameliyat deyince aynı saatte oradan Tıp Fakültesi'ne gittim. Günlerden pazartesi. Bu ameliyatı en iyi yapan hocamız kim diye sorduk. Prof Dr. Özdemir Yararbaş dediler ve onu buldum. Sağolsun tanıdık simalar. Fotokopiye bir dakika bile bakmadı. Konusu olduğu ve bu fotokopilerin yüzlercesini gördüğü için, tereddütsüz, "taşları alırız hoca" dedi. Ben de lütfen uzatmayın Sayın Hocam dedim. O da benim ameliyat günüm perşembe günü dedi ve o gün hallederiz deyince, ben 3 gün sonrası için ameliyat gününü almıştım bile. Eve Gittim. Hanım dedim ben perşembe günü ameliyat olacağım. O da böyle bir sonuç bekliyordu herhalde ki fazla bir telaş göstermedi. İçinden üzülmüştür ama pek belli etmez. Günü geldi. Ameliyat oldum. Dört gün sonra da ayaktaydım. Ameliyatım endoskopi denilen bir yöntemle yapılmıştı. Eskiden safra ameliyatı için 15-20 cm. karın yarılır ve görerek ameliyet yapılırmış ama, bana uygulanan bu yeni yöntemde tam bilmiyorum ama karında 4 tane delik açıyorlar. Ben burada işin hikayesini basitçe anlatıyorum. Bu delikten bir tanesinden hem ışık veriyor, hem de bir televizyon alıcısı gibi görüntü alıyorlarmış. Diğer bir delikten özel bir makasla giriliyor ve taşlı safra kesesi kesiliyor. Üçüncü bir delikten ise kesilen parçayı ve taşları dışarı çekiyorlar ve kesilen yeri dikiyorlar. vs. vs. Ben tabii ki benim için kolay oldu diyorum ama usta ellerde bu işler emniyetle yapılıyor. Karında büyük bir kesik olmayınca da iyileşme çok çabuk ve süratli oluyor. Ameliyat benim için çok kolayolmuştu. Elbette ki bu ameliyatı yapanların ustalığı ve teknoloji olmasaydı bu kadar kolay atlatamazdım Gerçekten tıp doktorlarına şükranlarım sonsuzdur. Ne yapsak haklarını ödeyemeyiz.
 
Ameliyat sonrası, sağ kaburgalarımın tam alt kısmında ve sırtımın sağ orta kısmına vuran ağrılarım da ortadan kalkmıştı. Safra kesesi taşlarının bu şekilde sırtta ağrıya neden olması gerçekten ilginçti. Artık şu sıralarda sırtımda hemen hemen hiç bir devamlı ağrı yok. Arada sırtım ağrırsa bunun yorgunluktan veya tansiyondan ileri geldiğini kolayca anlayabiliyor ve önlemini almaya çalışıyorum. İki ay kadar önce fizik tedavi de olduğum için sırt ağrılarım bakımından hayatımın en iyi günlerini yaşıyorum. Tansiyon ilaçlarımı aksatmadan devamlı aldığım taktirde sırtımın tansiyon nedeni ile ağrımayacağını da biliyorum. Sadece bilgisayar başında fazla oturduğum taktirde sırtıma 'yorgunluk veya oturma stilinden olacak bir süre sonra bir ağrı girebiliyor. O zamanda çalışmayı bırakıp dinlenmeye geçersem bu konuda da kısa sürede rahatlıyorum. Artık sırt ağrılarımın ne anlama geldiğini anladım ama az da çekmedi değilim. Sağlık olsun. Doğal olarak sırt ağrılarımın bendeki sebepleri bunlardı ama, sizlerin sırtındaki ağrıların aynı nedenler ile olabileceğini düşünün demek bana düşmez. Bu kararı doktorlarınız verecektir ama benim başımdan geçenleri de unutmayın.