|
Diğer Meslekdışı Kitaplar » Ben Bypass Oldum » SeyahatBy-pass olanların yurt içi veya yurt dışı seyahatler için nasıl davranmaları gerektiği konusu, sağlık durumlarının ışığı altında, elbette ki doktorları tarafından karar verilecek olan bir olaydır. İyi bir muayene olmadan uzun ve yorucu seyahatlere çıkmanın doğru olmayacağını düşünüyorum Konuyu sadece by-pass'lı olarak ele almamak gerekiyor. By-pass yanında kişinin yaşıda çok önemli. Bu nedenle seyahat konusunda yazacaklarım yaşlıları da ilgilendirecektir. Ayrıca by-pass olmuş kişi biraz da yaşlı ise elbetteki daha dikkatli davranacaktır. Ameliyattan önce bir uzak doğu seyahati planlamıştım. Esas olarak gezmeyi yeni ülkeler görmeyi çok severim. Fırsat buldukça yurt dışı seyahatlere çıkmak benim için kaçırılmaması gereken fırsatlardır. Öğretim üyeliği beni zengin yapmasa da, pek çok zenginin göremeyeceği kadar yurt dışı gezi yapmama olanak sağladı. İki yıl İngiltere'de, 1, 5 yıl Japonya'da bulundum. Avrupa'da, .hemen hemen gezmediğim ülke kalmadığı gibi, Hindistan'dan Filipinler'e, Amerika'dan Brezilya'ya kadar pek çok ülkeyi gezme fırsatı buldum. Ameliyattan önce Bangkok ve Brunei adalarını içeren bir seyahat planlamıştım. Bu planımı ameliyat nedeniyle gerçekleştirememiştim.
1996 yılı sonbaharında Malezya' da su ürünleri yetiştiriciliği konusunda bir kongre olduğunu öğrenince, Singapur ve Bangkok'u da içeren bir gezi planladım. Zaten bir ülkeye bir seyahat imkanı çıkınca bineceğim hava yollarına ait uçağın nerelerde duracağı konusunda detaylı bir inceleme yaparım. Çünkü aynı uçak parası ile bir kaç yere seyahat etme imkanı bulursunuz. Bu kez de Malezya'ya yapılacak bir seyahatte THY uçağı ile gitme durumu ortaya çıkınca bu uçağın Barigkok da durduğunu sonra Singapur'a gittiğini öğrendim. Singapur'dan ise Malezya'nın bir şehri olan Kuala Lumpur' a gidebilecektim. Böylece bu şehirlerde 6-7 gün kalarak aynı ücret ile 3 yere gitme imkanı yaratabilecektim ve bu yönde bir planlama yaptım. Bu seyahate karar verince iyi bir muayeneden 'geçmek gerekiyordu. Bu amaçla ameliyattan sonra ikinci kez efor testine girdim. Bütün kontrol sonuçları normaldi ve kalp doktorum seyahate çıkmaya engel bir kalp sorunum olmadığını söylüyordu. Eşimle beraber biletleri aldık ve seyahate çıktık. ilk durağımız Kuala Lumpur oldu. Bu şehirde kongreye katıldıktan sonra geri dönüşte Singapur ve Bangkok'ta kalmayı planlamıştık. Böylece kongrede konuşma görevimi tamamladıktan sonra diğer şehirlere gitmeyi daha yararlı bulmuştuk.
Kuala Lumpur'da 6 gün kaldık ve sağlık açısından pek sorun çıkmadı. Kongrede tebliğimi sunduğu m gibi bu şehirde görülebilecek yerleri gezmeyi de ihmal etmedik. Buradan Singapur'a geçtik ama, bu ülkenin iklim durumu bana hiç yaramadı. Bir kaç kez ektrasistol geçirdim. Yalnız burada ekstrasistol'un yorgunluk ve iklimden mi veya o sıralar kafamı meşgul eden bazı çalışma konularından mı kaynaklandığını tam olarak bilemeyeceğim. Bir ansiklopedide ekstasistol ek atım olarak tabir ediliyor ve kalpte anormal atımların bulunduğu ritim bozukluğu olarak belirtiliyor.
Ekstrasistol konusunda ayrıca şu fikirlere yer verilmiş. "Anormal kasılmalar normal attmlara göre daha erken ortaya çıkar ve normal kalp atımı uyarısının doğduğu siniis-kulakçık düğümünden farklı bir yerde oluşan uyarıdan kaynaklanır. Ekstrasistol, yani anormal atını bir sonraki normal atımdan daha uzun bir arayla ayrılır. Kalp hastalıkları, dijital zehirlenmesi, bazı hormonların aşırı salgılanması, aşırı stress altında kalma aşırı kahve, çay ve sigara kullanınız gibi çeşitli durumlarda ortaya çıkar. Bazen kalp dışındaki organların, (Örneğin, mide, safra kesesi) bozukluklarında da •görülür. Bu durum kalbin sinir sisteminin refleks yolla uyanlmasına bağlıdır ve özellikle duyarlı kişilerde belirir. Ekstasistol hastada hiç bir belirtiye yol açmayabilir, bazen kalp bölgesinde hafif bir çarpımı gibi az rahatsız edici bir duygu da verebilir" Burada sıkıntılarımın sadece iklimden kaynaklandığını söylemek de yanlış bir yorum olabilir. Belki de sonradan aldırdığım safra kesesinden de kaynaklanabilir. Yalnız Singapur'da hissettiğim sıkıntıları, diğer şehirlerde yaşamadığıma göre bu sıkıntılarımı bu ülkedeki iklim koşullarına bağladım.
Singapur tam ekvator üzerinde bulunuyor. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri durumunda. Ekonomisi çok gelişmiş ve disiplin bakımından örnek alınacak bir 'ülke. Sokaklar çok temiz. Yere tükürmenin veya yere sigara atmanın cezasının 500 dolar olduğu bildiriliyor. Yüksek ekonomi ile birlikte teknolojinin tüm nimetlerinden en yüksek düzeyde faydalanıyorlar. Bunun sonucu, bütün oteller ve mağazalar soğuk hava tertibatlı. Hava da çok rutubetli. Bu ortam içerisinde bir dükkana veya mağazaya giriyorsun sıcaklık klimalar nedeniyle 22-24 derece, dışarıya çıkıyorsun nefes almayı güçleştirecek 36- 37 derece bir hava sıcaklığı var. Bir cadde üzerinde bir çok dükkana girip çıkınca, kısa sürelerde bir sıcak hava bir soğuk hava durumu benim sağlığıma hiç iyi gelmedi.
Bundan sonra sıcak ülkelere seyahate çıkmamın pek doğru olmayacağı sonucuna ulaştım. Bu ülkeye ilk kez gitmişiz, bir daha gelme şansımızda çok az, hele bu hava sıcaklığını yaşayınca, bu ülkeye bir daha gitmeyi düşünmem, zaten mümkün değil. Böyle olunca insan seyahatten en üst düzeyde yararlanmayı düşünüyor. Eşim dışarı çıkmayalım diyor ama, onun da gezmesi ve bu olanağı en verimli şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.
Burada geçirdiğimiz beş gün süresince pek rahat olamadım. Ayrıca kaldığımız otel çok lüks bir olmasına rağmen odadaki klimanın çalışmasını oda içinde kendi isteğimizle ayarlayamıyorduk. Bütün odalardaki klimaların çalışması merkezden kontrol ediliyordu. Odanın klimasını kapatın desem sıcaktan yatmak mümkün olamaz. Genelde bir çok otelde klimanın çalışması odadan ayarlanır. Fakat Singapur tam ekvator çizgisinde olduğu için böyle bir planlamaya sanırım gerek duymamışlar. Gece yatıyoruz. Oda nerede ise buz gibi. Bu kez giren soğuk hava akımını biraz azaltma amacı ile klimanın önüne bir örtü koyma zorunda kaldım. Neyse bu ortam içerisinde yine de umduğum geziyi gerçekleştirdim ve Singapur'da bizi Bangkok'a götürecek uçağa binmek benim için bir kurtuluş olmuştu.
Singapur'un rutubetli sıcak havasında ve buz gibi otel ve dükkanlarından kurtuldum sevinci ile uçaktayken bir ara tuvalete kalktım. Tuvalete girdim. O ana kadar da kendimi iyi sanıyordum. Fakat birden elim ayağım kesiliverdi. Kendimdeydim ama acaba birşey mi oluyor diye paniğe de kapılmadı değilim. Neyse biraz zorlukla da olsa yerime döndüm. Benzim sapsarı olmuş. Eşim de bir şeyler olduğunu hissetti. Yerime oturdum. Acaba uçakta doktor var mı diye hostese sorduk. Hostes böyle bir imkanlarının olmadığını söyledi. Bence bu gibi uzun uçak yolculuklarında ilk yardımdan biraz anlayan hosteslerin bulunması lazım veya bazı hosteslere ilk yardım konusunda eğitim verilmesi lazım. Bu uçak Bangkok'tan sonra tam 9 saat hiç durmadan uçuyor ve İstanbul’a iniyor. 300 kişi taşıyan bir uçakta lOsaat süresince her türlü rahatsızlık olabilir. Daha Bangkok'a 3 saat vardı. Aynı uçakla İstanbul’a kadar gitsek olur mu? hostese sorduk, mümkün dediler ama, bu uçakta hiç bir doktor olmadığına göre bu durumda uzun bir seyahati daha riskli buldum ve planımıza göre Bangkok’ta inmek daha mantıklı geldi. Otele inerim. Rahatsızlığım devam ederse her hangi bir hastaneye veya doktora gitmek sorun olmaz diyerek inmeye karar verdik. Doğru yaptığıma da inanıyordum. Çünkü, yurt dışı tecrübelerim olduğu için gerektiğinde her türlü önlemi alabileceğimi biliyordum.
Bangkok'a gelinceye kadar sakinleşmiş ve normal duruma dönmüştüm. Gece saat bir sıralarında otelimize geldik. Otelde THY kanalıyla yer ayırtmıştık. Neyse ki iyi bir otelde yer ayırtmışlar ve sabaha kadar deliksiz uyumuşum. Diğer gün sağlığım yerindeydi. Bangkok'ta da bir sıkıntım olmadı. Çünkü sıcak olmakla beraber ekvatordan biraz daha uzakta idi. Ayrıca yağmur mevsimi olduğu için hava nispeten serindi. Hatta bazı yerlerde yağmur sonucu oluşan seller nedeniyle şehir dışı gezilerde su altında kalan yollardan geçme durumunda kalmıştık. Neticede güzel bir gezi oldu diyebilirim ama, Singapur'da sıcak havalarda duyduğum sıkıntıları da unutamıyorum.
Bu seyahatten sonra artık benim için çok sıcak yerlere seyahat yapmamın doğru olmayacağı inancına vardım. Bedenen, uzak doğu seyahatimden açıkladığım şekilde etkilendim. Doğal olarak herkesin bir seyahate olan dayanıklılığı kendi bünyesiyle ilgili bir olay. Bu seyahatten 15 gün sonra İtalya'ya gitme durumum oldu. Aylardan ekim ayı idi ve hiç bir sıkıntı da çekmedim. Özetle ben bundan sonra sıcak yerlere seyahat etmede daha dikkatli davranacağım. İşin gerçeğine bakınca 57 yaşında bir kişi olarak kendimi halen yaşlılar sınıfında görecek bir psikolojiye sahip değilim. İnsan zaman zaman kendisini gençliğindeki gibi zannediyor ama gerçek bu değil. Hareketlerimde daha dikkatli olmam gerekiyor. Bu nedenle biraz da yaşlılar için önerilen hareketlere uymamım yararlı olacağını umuyorum. Bu nedenle yaşlılıkta tatil ve yolculuk konusunda bir ansiklopedide verilen önerilere burada yer vermemin yararlı olacağını umuyorum.
Bu ansiklopedide yaşlıların yapacağı seyahatler için özetle şu bilgilere ve önerilere yer veriliyor. "Günümüzde yaşlılar gün geçtikçe daha sık geziye çıkmakta ve daha uzak yerlere gitmektedirler. Yaşlılığın getirdiği kısıtlamaları göz önüne alarak, olabilecek en rahat koşullar sağlansa da belli riskler söz konusudur. Gezinin yarıda kesildiği durumların % 15 'i kalp rahatsızlıkları, %34'ü kazalardan kaynaklanmaktadır. Enfarktüs, akut akciğer ödemi, kalp yetmezliği gibi rahatsızlıkların %70'i yaşlılarda görülür. Bu hastalıkların görülme sıklığı özellikle yaşlıların yolculuğa çıktığı mayıs-haziran ve eylül-ekim arası dönemlerde arttığı gözlenmiştir. Risk grubunda yer alan yaşlı kişilerin yolculuktan önce tıbbi denetimden geçmeleri mutlaka şarttır. Böylece kişi hem yolculuğa engel bir durumu olup olmadığını hem de alınabilecek önlemleri öğrenecektir.
Yolculuk sırasında en sık yapılan hatalar şunlar olmaktadır.
-Uzun ve zorlu yolculuk
-Deniz yüzeyinden çok yüksek yerlerde konaklama.
-Alışkın olmadıkları çok soğuk veya çok sıcak yerlere seyahat etmeleri
-Seyahatte aşırı gezerek yorulmaları
-Beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler
-Diyete pek uyulamaması
- Alınacak ilaçların ihmal edilmesi
Turistik geziye hiç çıkılmamasını gerektiren tek rahatsızlık kalp yetmezliğidir. İç turizmin daha az riskli olduğu düşünülebilir. İlaç tedavisi ve sıkı hijyen ve perhiz gerektiren kalp rahatsızlıklarında da dikkatli olmak gerekir. Rahatsız olanların seyahatlerde öğünlerde az yemeleri önerilmelidir. Tuzsuz dietin ihmal edilmemesi ve ilaç alımlarının aksatılmaması gerekir. Hastanın herhangi bir rahatsızlık durumunda doktora gösterebileceği ve kendi doktorunun hazırlamış olduğu bir raporu yanında taşıması yararlı olur.
Ülkemizde ılıman iklim hakimdir. Genellikle sakınca doğuracak bölgesel farklılıklar pek fazla değildir.Günün belirli saatlerinde dikkatli olunduğunda yurt içi seyahatler sakıncalı olmayabilir. Doğal olarak mevsimsel değişiklikler göz önüne alınarak önerilerde bulunmak gerekir. Kışın dağ seyahatleri yapmak ve kayak yapmak veya ağustos sıcağında öğle vakti denize girmek gibi yanlış davranışlardan çekinmek gerekir. Yaşlı kişiler yağmur ve soğuk rüzgarlara karşı duyarlıdırlar. Bu 'nedenle bu tür havalarda yorucu yürümelerden sakınmak gerekir.
Yaşlı kişiler yabancı ülkelerin alışılmadık iklimlerinde daha duyarlı hale gelirler. Ben gerçekten yukarıda izah ettiğim gibi bu sıkıntıyı Singapur'da yaşadım. Ben şunu samimiyetle söylemeliyim ki kendimi de pek yaşlı görmüyorum. Doğrusu 70 veya 80 yaşında da değilim. Her halde by-pass olacak kadar koroner rahatsızlıklarım ve tansiyonum olmasaydı bu yaşımda iklim bana bu kadar dokunmayabilirdi. Artık bazı konularda dikkatli olmam gerektiğini de anlamış bulunmaktayım.
Yaşlılık da gönüle bağlı bir olay. Bazı insanlar vardır 50 yaşındadır, ihtiyarlamıştır. Bazı 70' likler vardır 50'sinde olan bazı kişilere bile tabiri caizse taş çıkartır. Yüce Tanrı insanlara öyle duygular vermiş ki, yaşlandığımızı anlayamıyoruz veya anlamak işimize gelmiyor. Şöyle veya böyle insan inandığı yaştadır. Genelde hayata hoş bir açıdan bakılmasında yarasr var. Allah rahmet eylesin annem 78 yaşında vefat etti. Üstelik son on senesini diabet nedeniyle ama olarak yaşadı. Hiç unutmam, ölümünden iki sene kadar önce, bana; biraz daha ihtiyarlayınca bir şeyler yapmak istediğini anlatıyordu. O urumuyla bile yaşlı olduğunu ve bir ihtiyar olduğunu beyni kabul etmiyordu. Güzel bir duyguydu bu.
Yaşlılarda tatil için mevsim durumları da önemlidir. Ağustos ortasında bir Bodrum seyahati yerine, Karadenize bir seyahat planlamak daha doğru olmaz mı? Bodrum için ekim ve eylül ayları daha uygun olabileceği düşünülebilir. Atmosfer basıncındaki ani değişikliklerin kalp krizlerinde gözle görülür bir artışa neden olduğu kaydedilmektedir. Aynı durum hava sıcaklığındaki aşırı artış ve düşüş durumları içinde geçerlidir. Bu konuda Finlandiya örnek gösterilmektedir. Şöyle ki bu ülkede hava sıcaklığı -2 derecenin altına düştüğünde kalp krizlerinde bir artış gözlendiği saptanmış.
Seyahatte kullanılacak vasıtalar bakımından aşağıdaki öneriler dile getirilmektedir.
Araba kullanırken kalp atım sıklığı artar ve tansiyon biraz yükselebilir. Zorunlu seyahatlerde normal hızla, rahat bir konumda ve sıcakta aralıksız uzun mesafeler almaktan kaçınarak araba kullanılması önerilmektedir. Halsizlik ve ağrılı bir durumda hemen bir hekime başvurulmalıdır. Ayrıca siste, karda, buzlu yollar ve tehlikeli dağ yollarında otomobil sürmekten kaçınılması önerilmektedir. Araba bozulduğunda inip itmekten kaçınılmalıdır. By-pass'dan sonra araba kullanmak açısından bir sorunum olmadı diyebilirim. Zaten ben son yıllarda hep otomatik vitesli arabaları tercih ediyorum. Arabanın yormaması bakımında otomatik arabaların çok rahat olduğunu biliyorum. Hatta manuel vitesli arabası olan arkadaşlar ile hep şaka yoluyla espri yaparım. Böyle sizin arabanızın sağ tarafında bir alet var, vites mi, ne diyorlar. Allah’ınızı severseniz niye ikide bir onunla oynuyorsunuz. Sonra hiç anlamıyorum ikide bir sol ayağınızı devamlı frene basar gibi basıp duruyorsunuz. Yoksa sizin arabada iki tane fren mi var, veya böyle iptidai arabalar halen var mı, veya bu kaç model 48 model mi gibi oğlum ile hep, şakalaşırım. Gerçekten bizler için en iyi arabalar otomatik vitesli olanlar. Yola çıkınca bir kez vitese takıyorsun. Yolda bir gaz bir fren başka bir işlem yok. Böylece şehir içi durup kalkmalar hiç yorucu olmuyor. Uzun yolculuklarda da çok rahat. Yaşı elliyi geçenlerin bence otomatik vitesli araba kullanmaları rahatlık açısından çok yararlı.
Uçak yolculukları uzun seyahatler için en uygun olanı. Uzun mesafelere otobüsler ile gitmek hiç doğru değil. Çok yaşlı bir kişinin otobüs ile haç seyahati yapmasının yanlış olabileceğini düşünüyorum. Aslında uçak yolculuklarının bazı olumsuz yanları da yok değildir. Havaalanlarında beklemek, uçağın geç kalkması, zorlu hava şartlarındaki durumlar, inileceğini düşündüğünüz havaalanına herhangi bir neden ile inememek, kötü hava koşulları gibi insanı tedirgin edebilecek olaylarda olmuyor değil. Fakat bence en emin ve rahat yolculuk yine uçakla yapılabiliyor.
Son kez İtalya seyahatimde uçağımız Milano'ya inecekti. Grev olduğu için Cenova hava alanına inmek zorunda olduğumuzu bildirdiler. Bu sıkıntıyı yaşarken kısa sürede Cenova'ya geldik ama nasıl bir yağmur ve fırtına var anlatmam mümkün değil. Pek çok uçak seyahatim oldu ama, böyle fırtınalı bir havada alana inme durumuyla hiç karşılaşmamıştım. Çünkü normal yağmurlu havalarda bile bulutları geçince hava alanını görürsünüz ve uçak kolaylıkla iner. Fakat hemen denizin kıyısında olan Cenova havaalanında öyle bir fırtına ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu ki tedirgin olmamak mümkün değil. Fırtınalı ve çok yağmurlu ortamda bile uçağımız biraz sertçe de olsa yere kondu ve emniyetle durdu. Başarılı bir iniş olarak kabul etsek de uçaklar her türlü zorluğa karşı gerçekten çok iyi planlanmış olan araçlar. THY ile uçuyorduk ve gerçekten böyle bir havada güzel bir inişti. Bu tür bir hava koşulu binde bir olur. Böyle bir hava da bile uçak bu kadar emniyetle inebildiğine göre uçaktan hiç korkmamak gerekiyor. Kaza ise şans meselesi ve her gün ülkemizde günde 15-20 kişinin trafik kazalarında öldüğü düşünülürse araba kazası ihtimali daha fazla. Tanrı her türlü kazadan korusun.
Uçak yolculuklarında şu önlemlere dikkat edilmesi yararlı olur. Öncelikle ilaç alımında aksama olmamalıdır. Kalp yetmezliği ve varisi olan kişilerin uzun uçuşlarda her saat başı ayağa kalkarak ayaklarını uzatmaları önerilmektedir. Koroner rahatsızlığı bulunan hastalar kalkış sırasında hafif bir yatıştırıcı ve özellikle koroner damar açıcı ilaç almaları bildirilmektedir. Bu amaçla seyahate çıkmadan önce doktorunuzdan bu konularda öneriler almanız uygun olacaktır.
Yukarıda ki önerileri bir kitaptan özetleyerek ve biraz da kendi görüşlerimi ekleyerek yazdım. Tıbbi bilgileri diğer kaynaklardan aktararak vermeye çalışıyorum. Fakat görüleceği gibi yazılanlar hepimizin bildiği ve kabul edebileceği öneriler.
Özetle, biraz dikkatli ve tedbirli olmak, ayrıca doktorumuza danışma koşulu ile seyahatlerden kaçınmamız için bir neden yok olduğu inancındayım ve ben gelecek yılki yurt dışı seyahatlerim için, şimdiden plan yapmaya başladım bile. Bizimde gezmeye ve yaşamaya tanrı izin verdikçe hakkımız var sanıyorum. Korkarak bir evde pinekleyip kalmak yaşamak olmasa gerek. Benim hayat anlayışım bu. Yaşıyorsam yaşamalıyım. Hayatımda iz bırakacak olaylar yaşamalıyım. Gezmeliyim. Tekrar balığa çıkmalıyım. Balığa çıkmayı, gezmeye gücüm yetmese ve eskisi kadar gezemesem ve balığa çıkamasam bile bunları yapabilme ümidim olmalı. Bu ümitler ve gelecek planlarım olmazsa yaşamanın ne değeri var. Yoksa sadece yemek ve uyumak için mi yaşayacağız. Öyleyse gezmek ve gezmeyi planlamak da bizlerin hakkı. Ümitsiz yaşamak doğru değil bence. İnsanın hangi yaşta ve konumda olursa olsun yapacak planları olmalı. Yurt dışı ve ülke içi şehirlerarası gezmeyi sevmiyorsak bile bazı günler sokağa çıkmak için planlarınız olmalı. Yapamasak da yapma ümidini yetirmememiz gerekiyor.
Gemi yolculukları da uzun seyahatler için dinlendirici olabilir. Yine de en rahat ve emin yolculuklardan biri sayılır. Fakat küçük gemiler ile seyahat etmeyi pek öneremeyeceğim. Çünkü küçük dalgalarda gemi sallayabilir ve rahatsız edebilir. Fakat büyük ve konforlu gemilerle seyahat etmenin de bir zevk olduğunu kabul ederim.
|