Site açılış tarihi: 27 kasım 2012
Geçen ayki Günlük ort. ziyaret: .. 174
Ay içinde en yüksek ziy sayısı: .242
Geçen ayki ziyaretçi sayısı: . 5234 (Mayıs 2023)
Toplam ziyaretçi sayısı: 852 224

Kitaplar » Su Ürünleri Yetiştiriciliği » Midye Yetiştiriciliği



      MİDYE YETİŞTİRİCİLİĞİ 

 
      Bu bölümde elden hiçbir yemleme yapılmadan üretim sağlanabilecek midye yetiştiriciliği üzerinde duracağız. Midyeden ülkemizde insan gıdası olarak yararlanılması, sadece bazı sahil yerleşim alanlarında yaygın ise de ihraç potansiyelinin olması bu canlı üzerinde önemle durmamızı gerektirmektedir. Artan hayvansal protein talebini karşılamada midye ve benzeri canlılardan en yüksek düzeyde yararlanma yolarını aramanın önemli bir görev olduğu inancındayız. 
 
     Son yirmi yıl içerisinde dünya midye üretimi hemen hemen iki kat artmıştır. Bu artışta en önemli etken ise midye yetiştiriciliğinde ki gelişmeler olmuştur. Midye üretimi bakımından en önde gelen ülkeler sıra ile Hollanda (lOO.OOO ton), İspanya (95.400 ton), Fransa (69.000 ton), Danimarka, Federal Almanya ve Güney Kore'dir. Bu ülkelerin üretimi içerisinde yetiştiricilik yolu ile sağlanan miktarlar ise oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde ise yıllık midye üretimi 1976 yılında 100 ton dolayında iken bu üretimin 2000 yılında 5.000-6.000 ton'u aştığı söylenebilir. Günümüzde ise bu miktarın çok üzerinde olduğu belirtilmekle beraber kesin rakamlar yoktur. Halbuki üç tarafı denizler ile çevrili olan ülkemizde midye yetiştiriciliğinin yapılabileceği alanların fazla miktarda bulunduğu ve kültürün yaygın şekilde ele alınması ile başarılı sonuçlar alınabileceği belirtilebilir. Bu konuda kurulmuş bulunan ülkemizdeki iki işletmede yetiştirme çalışmalarının başarı ile yapılabileceği izlenmekle beraber bazı sorunlar yetiştirme çalışmalarını aksatmıştır. 
 
     Midye yetiştiriciliğinin tam anlamı ile insan eli altında yapıldığını söyleyemeyiz. Hatta genel anlamda bir yarı yetiştiricilik olarak kabul edilebilir. Çünkü yetiştiricilik için gerekli olan canlılar doğadan sağlanmaktadır ve yetiştiriciliğin geleceği büyük çapta doğaya bağlıdır. Bir yere tutunması sağlanan midyeler büyümeleri için denizlere bırakılır ve diğer birçok yetiştiricilikten farklı olarak elden bir yemleme yapılmaz. Midyeler denizde serbest olarak dolaşan planktonları yiyerek ete çevirirler. Bu nedenle midye yetiştiriciliğinin ele alınacağı denizlerde doğal plankton üremesi ne kadar fazla olur ise yetiştirme çalışmalarının başarı şansı da o kadar fazla olur. 
 
      Yetiştirilen Midye Türleri ve Biyolojisi
     
      Avrupa'da midye yetiştiriciliğinin en ileri olduğu ülke İspanya'dır. Bu ülkede yetiştiriciliği ele alınan tür Mytilus edulis ‘dur. Ülkemiz de dahil olmak üzere Akdeniz'de bulunan tür ise mytilus galloprovincialis  türüdür. Ülkemizde midye yetiştiriciliği ele alındığında bu tür üzerinde çalışılacağından biz burada bu tür hakkındaki biyolojik bilgilere ağırlık vererek midyelerin yapısını aydınlatmaya çalışacağız. 
 
     Bir midyeye dıştan bakıldığı zaman 4 kenar ayırt edilir. Bunlar ön kenar, arka kenar, ventral (karın) kenar ve dorsal(sırt) kenardır.,Ön kenar kısa olup, kabuklar burada birbirleriyle kenetlenir. Karın tarafında bisusip likleri bulunur. Bu iplikler midyenin bir yere tutunmasını sağlar. Karın kenarı önden arkaya doğru bir yükselme yaparak, düz bir şekilde' arkaya doğru uzanır. Arka kenar dar veya yaygın yarım daire şeklindedir. Dorsal kenar karın kenarına oranla dahabombelidir. Kabuklar üzerinde ön kenarı merkez alan küçük eliptik daireler şeklinde başlayan ve kenarlara paralel olarak yaş halkaları veya büyüme çizgileri diyebileceğimiz izler vardır. Hayvan uygun olmayan çevre koşullarında kaldığı zaman büyüme çizgilerinde anormal bir sıklaşma, kabarma (yukarı doğru) veya çökme (aşağı doğru) görülür. 
 
   Sol:Midyelerin bir zemine bağlayan bisus iplikleri
   Sağ:Zeminde üremiş midyeler  
 
     Denizlerimizdeki M. Galloprovincialis farklı çevre koşullarında oldukça değişik renk varyasyonları gösterebilmektedir. Bunlar genelolarak siyah, siyahımsı mavi, koyu morumsu, kahverengi veya kahverenginin muhtelif tonlarıdır. Yalnız bu renkler hayvanın ölü ve diri olmasına göre biraz değişebilmektedir. 
 
     Midyeler üreme bakımından ayrı eşeyli canlılardır. Çok nadir olarak hermafraditolanlarının da var olduğu bildirilmektedir. Genitalorganlardaki üreme hücreleri olgunlaştıktan sonra dışarı atılırlar. Dişi ve erkekler yumurta ve spermleri dışarı saldıktan sonra döllenme olayı vuku bulur. Genellikle Mayıs ve Haziran aylarında üreme olayları azalır veya çoğunluğunda durur. SARIKAYA (978), İzmir Körfezi'nde yaptığı çalışmada Eylül dışında her ay midye larvasına rastlanıldığını, yetiştiricilik için larvaların tutulması için denizlerebırakılacak gereçlerin 12. ve- ya 3. ayda konulmasının en doğru olacağını kaydetmiştir. 
 
 
        Midye üretim çalışmaları 
 
          Midye Yetiştiriciliği Nerelerde Yapılabilir 
          Midye yetiştiriciliği yapılmasına karar verildiğinde seçilecek yer konusunda aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekir. 
 
a. Üretim yapılacak yerin öncelikle hırsızlardan korunabilecek bir yerde olması ve bu konudaki önlemlerin önceden düşünülmesidir. Çok sert rüzgarlara maruz kalan yerler de yetiştiricilik için uygun değildir. Su akıntısının yeterli olduğu sakin denizlerin seçilmesi daha iyi olur. 
 
b. Midye yetiştiriciliğinin planktonca zengin olan denizlerde uygulanması önde gelen prensiptir. Fakat ani plankton patlamalarının olduğu ve zaman zaman çeşitli planktonların çok fazla üremesi midye yetiştiriciliğinde zararlı olabilir. Özellikle fazla dinoflagellataüremesinin olduğu zamanlarda midyelerin kendilerine büyük bir zarar gelmemekle beraber, bu zamanlarda hasat edilerek yenilen midyelerin insan sağlığı için zararlı olabileceği saptanmıştır. Örneğin Gonyaulax sp. türü planktonların çok kesif ürediği mevsimde hasat edilen midyeler yenildiğinde in- sanlarda hazım bozuklukları hatta felçli bir durum yaratabilen zehirlenmelerin ortaya çıkabileceği saptanmıştır. 
 
c. Endüstriyel ve lağım artıklarının fazla olduğu denizler de midye yetiştiriciliği için uygun değildir. Özellikle midyelerin çiğ olarak tüketilme alışkanlığının var olduğu yerlerde bu tür denizlerde üretilen midyeler insan sağlığı için zararlı olabilir. 
 
d. Bazı bölgeler deniz suyu bakımından midye yetiştiriciliği için çok elverişli olmakla beraber, yoğun deniz trafiği nedeni ile yetiştiricilik alanı olarak kullanılmaz. Özellikle gerekeğlence gerekse ulaşım bakımından çok hızlı gidebilen teknelerin çok kullanıldığı yerlerde kurulacak sallar hayati bakımdan çok tehlikeli olabilir. Zorunlu olan hallerde kurulacak sal sistemlerinin gece ışıklandırılması düşünülür. 
 
e. Midye tüketiminin kolayolacağı yerler seçilmelidir. Pazarlama durumunun önceden iyi planlanması ve düşünülmesi gerekir. Kimi ülkelerde bir ön yargı olarak insanlar midye eti yemezler. Dünyanın kimi yerlerinde de midye eti dini nedenlerle yenilmez. Bu gibi yerlerde iç tüketime yönelik bir yetiştirme düşünülemez. Bilineceği gibi Japonya deniz ürünlerinin en çok tüketildiği ve insan beslenmesinde hayvansal protein kaynağı olarak deniz canlılarının çok fazla tüketildiği bir ülkedir. Bununla beraber bu ülkelerde midye yeme alışkanlığı yoktur. Hatta midye’ye tiksindirici ve yenilmeyecek bir canlı gözü ile bakılır. Bu gibi bir ülkede iç pazarlara dönük midye yetiştiriciliğinin ortam koşulları çok iyi olmakla beraber düşünülemeyeceği gerçeği açıktır. Bu gibi yerlerde halkın alışkanlığını kırmak oldukça zordur. Ülkemizde bile halkın önemli bir bölümü hayatı boyunca midye yememiştir ve bunlara kısa sürede midye yeme alışkanlığı kazandırmak zordur. Bu nedenle iç tüketime fazla güvenmemek, dış pazarlar konusunda da araştırma yaptıktan sonra geniş miktarda midye yetiştiriciliğine girişmek ülkemiz koşullarında daha uygun olacaktır. Günümüzde midye, Avrupa'da lüks sayılabilecek bir gıda değildir. İtalya, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde midye halkın günlük olarak tüketim eğiliminde olduğu bir maddedir. Bu nedenle ülkemizde üretilebilecek midyelerin gerekli ilişkiler iyi planlandığında Avrupa'da pazarlanma olasılığı vardır. 
 
     MİDYE YETİŞTİRME YÖNTEMLERİ 
     Midye yetiştirme yöntemleri genelolarak 3 sınıfa ayrılabilir. Bunlar; 
 
        1.Dipte yetiştirme, 
        2.Sırıklar üzerinde yetiştirme, 
        3.Sallar ve şamandıralar üzerinde yetiştirme,
 
      Dipte yetiştirme
      Bu yöntemin uygulandığı ülke genellikle Hollanda'dır. Bütün midye yetiştiriciliklerinde olduğu gibi midye yavrusu temini tamamıyla doğaya bağlıdır. Adından da anlaşılacağı gibi yetiştiricilik deniz dibinde uygulanır. Bu tür yetiştiriciliğin ele alındığı Hollanda'da midye yetiştirilen alanlar balıkçılığa kapalı tutulur. Buralarda herhangi bir balık avcılığı yapılmasına izin verilmez. Böylece yataklar dış zararlardan korunmuş olur. Bu yetiştiricilikte iki safha olduğu söylenebilir. Birinci safha küçük midyelerin toplandığı alanlardır. Bu alanlarda midyelerin pazarlanacak çağa kadar kalmaları istenilmez. Çünkü küçük midyelerin toplandıkları alanlarda yavrular çok sık olarak bulunurlar ve bunlar bu şekilde bırakıldıkları takdirde iyi bir şekilde gelişemezler. Bunun için yetiştiriciler belirli bir boya geldikten sonra bu yerlerden topladıkları küçük midyeleri kendileri tarafından korunan deniz yataklarına ya da aynı bölgede seyrek olan yerlere yerleştirirler. Hollanda'da küçük midyelerin toplandığı alanlar devletçe korunur. Ancak yılın çok az bir dönemi için avlanmaya açık bırakılır. Bu alanlardan yavru toplayan yetiştiriciler midyelerin büyümeleri için bıraktıkları alanları devamlı kontrol altında tutarlar. Midyelerin düşmanı olan bazı canlılara karşı bu yerleri korumaya çalışırlar. Bazı yetiştiriciler midyelerin gelişmesini izleyerek daha fazla gelişme sağlama amacı ile midyelerini diğer alanlara taşırlar ve bir yılda 2-3 kez yer değiştirebilirler. 

          Zemine parelel yetiştirilmiş ve  hasada alınan midyeler
 
       Midyelerin iyi gelişebilmesi için yataklarda iyi fakat midyeleri sürüklemeyecek bir su akıntısının var olması istenir. Bu alanlarda midyeler pazarlanacak boya ulaşınca toplanırlar ve temizleme yerlerine alınarak pazarlanmadan önce iyice temizlenir ve standartlara göre belirli boylara ayrılarak pazara sevk edilirler. 
 
      Hollanda'da deniz diplerinin midye yetiştiriciliği için parsellenmesi 50 ile 200 dekar arasında değişmektedir. Bir yetiştiricinin birden fazla yetiştirme alanı kiralaması mümkündür. Bu alanlara gelişmesi için bırakılacak yavru midyelerin boyları 2,5 cm. dolaylarında olur ve üreticiler bu yavruları doğadan, örneğin yavru üremesi için 
ayrılmış alanlardan, liman direklerinden veya kıyılardaki kayalara tutunmuş yavrulardan temin ederler. Bir üretici kiraladığı alana yavru bırakmadan önce mümkün olduğunca bu alanı midye yiyen zararlılardan temizlemek ister. Özellikle deniz yıldızları fazla oldukları taktirde midyeler için çok zararlıdır. Midyenin kabuğunu açan ve etini yiyerek yaşamlarını sürdüren bu zararlıdan korunmak için yetiştiriciler dikkatli olmak zorundadırlar. Küçük deniz yıldızları ancak çok küçük midyelere zararlı olabilir. Fakat büyük deniz yıldızları çoğaldığı ve yetiştirme alanında fazla zarar vermeye başladıkları hissedildiği zaman özelolarak yapılmış ucu tarak gibi olan uzun. saplı zıpkınlar ile kayık üzerinden ayna ile bakılmak sureti ile toplanırlar. Bu ayna olarak belirtilen alet 20-25 cm. çaplı, 50-60 cm. uzunluğunda bir tarafı camlı bir malzemedir. Deniz üzerinde kayıktan bu alet ile bakıldığında denizin dibini düzgün bir şekilde görmek mümkün olur. Deniz yıldızlarının toplanması amacı ile yapılan özel aletlerde Hollanda'da kullanılmaktadır. Deniz yıldızlarını midye yavrularının toplandığı alanlardan yavrular ile birlikte getirmemeleri için toplanan midye yavruları üzerine tuz serpilir. Bu uygulamada midyeler kabuklarını kapatarak tuzun zararından kendilerini korurlar. Fakat tüm deniz yıldızı yavruları da öldürülmüş, böylece midye yavruları büyümeleri için konulacak alanlara temizlenmiş olarak getirilmiş olur. Hollanda'da bu amaçla kullanılacak tuz devletçe vergisiz olarak ucuza sağlanmaktadır. Bu tuz ile muamele kabukça gelişmiş olan midyelere zarar vermemekle beraber kabuk yapısı henüz yeni teşekkül eden yavrulara zararlı olabilir. Fakat bu pek önemli değildir. Yalnız bu midyelerin aynı gün bekletilmeden plantasyon alanına götürülmeleri ve denize bırakılmaları lazımdır. Eğer bir gece motorda bu midyeler tuzlu olarak bırakılırlar ise midyelerin çoğunluğu ölür. Genellikle 10 ton yavru için 50 kg. dolayında tuz kullanılır. 
 
       Sırıklar Üzerinde Yetiştirme 
 
      Genel olarak Fransa'da uygulanan bir yetiştirme yöntemidir. Bir İrlandalı olan Kaptan Patrick Walton tarafından ilk kez kullanıldığı yazılmaktadır. Söz konusu kişi 1235 yıllarında deniz üzerinde uçan kuşları avlama amacı ile ağaç kazıklar üzerinde ağ sistemi kurduğunda kullandığı kazıklar üzerinde midyelerin tutunduğunu görmüş ve bu görüşten hareket ederek kazıklar üzerinde midye yetiştirme çalışmalarına girerek başarı sağlamıştır. Fransa'nın Aiguillon Koyu'nda o günden beri uygulanmaya başlayan bu yöntem günümüzde de yürütülmektedir. 
      Direkler üzerinde yetiştirme
 
      Sistemin ana temeli belirli aralıklar ile denize çakılan kazıklardır. Bu kazıklar üzerine midye yavruları bisusiplikleri ile tutunurlar. Kazıkların bulunduğu yere göre midyelerin pazarlanacak çağa kadar aynı kazık üzerinde kalmaları ve büyümeleri beklenir veya kazıklar su gel-gitolaylarının çok olduğu yerlerde suyun çekilmesinden yararlanarak başka bölgelere midyeleri ile birlikte götürülerek dikilir. Yarı kontrollü bir yetiştirme olarak ele alınabilecek bu yöntemin daha başarılı olması için seyreltme yapılması ve seyreltme sonucu elde edilen midyelerin ziyan edilmeyerek ağ torbalar içerisine yerleştirilmesi yoluna gidilerek yetiştirme çalışmalarının daha karlı bir duruma getirilmesine çalışılmaktadır. Bu yöntem dipte yetiştirmeye oranla daha fazla işçilik istemektedir. Fakat özellikle Fransa'nın Aiguillon yöresinde bu yöntemle yetiştirilen midyelerde et kalitesinin yüksek olması İspanya ve Hollanda orijinli ithal malı midyeler ile fiyat bakımından daha pahalı pazarlanmasını mümkün kılmaktadır. Bazı yetiştiriciliklerde uzun dikmeler yere çakma yerine birbirlerine bir sal oluşturacak şekilde dilmeler ile bağlanmaktadır. Bu tür birbirine bağlı sırıklar sisteminin bir yerden diğer bir yeregötürülmesi kolayolmaktadır. Böylece bir senede birkaç yer değiştirilmesi mümkün olmakta ve midyelerin gelişmesinde daha başarılı sonuçlara ulaşılmaktadır. Fakat son yıllarda bu yöntemin uygulandığı bölgelerde dip çamurunun fazla olduğu ve bu taşıma anında çok çamur kaldırdığı gerekçesi ile taşımaktan kaçınılmaktadır. Hatta yer yer yasaklamalar konulduğu da görülmektedir. 

      Bu yöntemle yetiştirilen midyeler Hollanda'da olduğu gibi Mytilus edulis türü midyelerdir. Zaten Avrupa’nın tüm kuzey okyanusuna bakan sahillerde bulunan tür yalnız Mytilus edulis ‘tur. Bu yöntemin ele alındığı yörenin iklim ve çevre koşullarına kısaca değinmede yarar var. Yetiştiricilik yapılan bölgede su gel-git olayları oldukça yüksektir. Gel-git olayının en yüksek olduğu zamanlarda suyun alçalıp yükselmesi 5 metreyi bulmakta, en az olduğu zamanlarda ise 2 m. dolayında günlük su gel-gitleri olmaktadır. Bu gel-gitler nedeni ile de midyeler için gerekli olan planktonların hareketi çok fazla olmaktadır. Aiguillon'da denizin derinliği kıyıdan 10 km. uzaklıklara kadar 10 ın. derinliğe ancak ulaşmaktadır. Yetiştiricilik yapılan yerler ise suyun çekilmesi olaylarının vuku bulduğu kıyı boyunda uygulanmaktadır. 

      Bu bölgede deniz suyu sıcaklıkları yıl içinde 8 ile 20°C arasında değişmektedir. Fakat bazı aylarda 24°C'ye kadar ulaştığı da görülmektedir. Tuzluluk ise %0 3.2-3.5 arasında değişmektedir. Bazı yıllarda ise çok aşırı yağmur yağışlarından sonra tuzluluğun  sıfıra kadar düştüğü saptanmıştır. 

     Midyelerin tutunmaları için çakılmış bulunan kazıkların içerisini oyarak çürümelerine neden olan kurtlarda önemli zararlılardan sayılmaktadır (Teredo navalis). Bu kurtlara karşı dayanıklı olan bazı ekvator orijinli ağaçlar varsa da pahalı gelmektedir. 

     Midyeler için zararlı sayılabilecek bir canlı da midyeleri öldürmemekle beraber kabukların üzerine tutunarak temizlemede ve pazarlamada problemler yaratan kalkerimsi yapılı Balanustürleridir. Yetiştiriciler pazarlamadan önce kalkerimsi iz bırakan bu canlıları midyeler üzerinden iyice temizleme zorunluğundadırlar. Eğer fazla miktarda iz bırakmış iseler tüketiciler bu tür midyeleri satın almak istemezler. 

      Bazı polipler (Tubularia sp.) actinia'lar da çok fazla sayıda çoğaldıklarında midye yavruları istenen oranda kazıklara tutunamamakta bunlardan bazıları da işçilerin ciltlerinde yaralanmalara sebep olabilmektedir. 

     Çok küçük bir yengeç türü de iç kabuğuna yerleşerek (Pinnotheres sp.)midye tarafından toplanan gıdaların bir kısmına ortak olarak bir parazit gibi yaşamını sürdürmektedir. Copepodlar’dan Mytillicola intestinalis de önemli ve tehlikeli kabul edilen parazitlerden bir tanesidir. Bu parazitin bol bulunduğu yerlerde midyelerde gelişme sürati oldukça azalır. Sallar ve Şamandıralar Üzerinde Yetiştirme Genelolarak İspanya'da oluşmuş ve daha çok bu ülkede uygulanan bir yetiştiricilik yöntemidir. Günümüzde ise pek çok ülkede uygulanan bir yöntem haline gelmiştir. Yetiştirmede teknolojinin gelişmesi sonucu ülkemizde de ele alınması önerilebilecek bir yöntem olarak önem kazanmaktadır. 

      Diğer tüm yetiştiriciliklerde olduğu gibi midyelerin larval gelişmesi serbest olarak denizde olur ve bunların sallardan sarkıtılan materyale tutunmaları ile yetiştiricilik başlar. Birçok yetiştiriciliklerde ise bu serbest olarak yüzen larvalardan taşlara tutunmuş ve belirli bir boya ulaşmış olanlarının toplanması ile yetiştiricilik ele alınır. Taşlar üzerine tutunmuş olan yavruların toplanması genellikle elle yapılır. Sallardan sarkıtılan halatlar üzerine tutunan ve biraz büyüyen yavrular ise bu halatlardan alınarak biraz sonra açıklayacağımız yöntemler ile gelişmeleri için tekrar halatlar veya ağ torbalar ile suya sarkıtılırlar.

      İspanya'da midye yetiştiriciliği ilk kez Fransa'da yapıldığı gibi kazıklar üzerinde başlamıştır. Fakat bu yöntem ile pek iyi verim alınamamıştır. Daha sonra 1946 yılında Japonya'daki sallar üzerinde sarkıtılan malzeme ile istiridye yetiştiriciliğinden esinlenerek sallar üzerinde midye yetiştiriciliği çalışmalarına girişilmiştir. O yıllardan itibaren süratle gelişen bu yöntem ve midye yetiştiriciliği ile birlikte günümüzde 150.000 tona yaklaşan üretim düzeylerine ulaşılmıştır. Venezuella'da aynı yöntemin kullanılması üzerinde de 
çalışmalar yapılmış ve çok olumlu sonuçlara ulaşılmıştır. Bu ülkede yetiştiriciliği ele alınan Perna perna türü midyelerin yetiştirilebilmesi için İspanya'dan giden teknik elemanlar yardımcı olmuşlardır. İlk kez 7x7 m, ebatlı bir sal üzerinde yapılan çalışma çok olumlu sonuç vermiş fakat 120 saldan oluşan ve bambu kamışlarından yapılmış olan salların iyi dayanmaması sonucu ilk geniş çapta üretim girişimi pek başarılı olamamıştır. Fakat daha sonraları başarıya ulaşılmıştır. Yine İspanya'daki yetiştirme çalışmalarından örnek alınarak Norveç'te de midye yetiştirme çalışmalarına girişilmiştir. İlk önceleri toplama amacı ile sallara asılan materyalin zayıf olması ve ağırlaşınca kopması sonucu pek başarılı sonuçlar alınamamıştır. Daha sonra bazı yerlerde ilkbaharda tutunup sonbaharda 30 mm. boya ulaşan yavruların toplanması ve bunların. ağ torbalara konularak sallar üzerinden sarkıtılması yolu ile olumlu sonuçlara ulaşılmıştır. Bu ülkede kullanılan ağ torbalar polipropilen den yapılmıştır. Bu torbaların esneme özelliği vardır, çapı 3 cm. 'dir. Ağ gözleri ise 6,5 x 12 mm. Olarak yapılmıştır. Doğadan toplanan 25-30 mm. uzunluktaki midye yavruları üst üste torba içerisine konulmakta ve midye büyüdükçe ağ da açıldığından bir sakınca doğmamaktadır. Burada kullanılan ağ torbaları Fransa'da kazıklar üzerine midye sarmak için kullanılan ağ torbalar ile karıştırmamak gerekmektedir. Çünkü Fransa'da kullanılan torbalara konulan midyeler zamanla kazığa tutunduklarından ağ torba zamanla çürümekte ve gelişen midyeleri tutma durumundan çıkmaktadır. Burada Norveç'te kullanılan ağ torbalar ise çok sağlam ve midye büyüse bile onları taşıma zorunluluğunda olan bir ağdır. Bu yöntem ile 30 mm. olarak torbalara konulan midyelerin ikinci yaz sonunda satılabilecek boy olan 50-75 mm. boya ulaştıkları bildirilmektedir. 

       Sal üzerinde yetiştirme
 
     Sal yönteminin en başarılı olarak ele alındığı İspanya'nın Galicia bölgesi plankton bakımından çok zengin bulunmaktadır. Sal yönteminin Hollanda'da uygulanan dipte yetiştirme yöntemi ve Fransa'da uygulanan kazıklar üzerinde yetiştirme yönteminden çok önemli bir avantajı bulunmaktadır. Bu iki yöntemde de yetiştiricilik gel-git olaylarının yüksek olduğu ve günün belirli bir saatinde suların çekilmesi nedeni ile midyelerin bir süre açıkta kalma zorunluluğu vardır. Bu durumda midyeler bu süre içerisinde yem alamazlar. Sal yönteminde ise midyeler devamlı surette su içerisinde kalırlar. Bu nedenle midyelerin yaşam koşulları ve yem toplama süreleri daha fazla olmaktadır. Sonuçta rnidyelerin gelişmeleri daha süratli olur. Sallardan uzatılan halatların bu nedenle sık sık kontrol edilmesi gerekir. Çünkü devamlı su altında kalan ve dışarıdan gözle pek görülemeyen halatlar eğer taşıyabilecekleri yükten daha fazla ağırlığa süratli gelişme nedeni ile maruz kalırlar ise kopabilirler. Belirli bir ağırlığa ulaşan halatlar hemen alınır ve üzerindeki midyeler tekrar daha uzun ve sağlam halata bağlanarak suya sarkıtılır. Eğer pazarlanacak çağa ulaşmış olanlar var ise ayrılır ve pazara sevk edilir. Bazı üretim yerlerinde üstün kalite düzeyine ulaşabilmek için pazarlanacak boya ulaşmış midyeler deniz suyunun çok temiz olduğu bölgelere alınır ve buralarda bir süre bekletilirler. Bu süre içerisinde midye ortamda plankton noksanlığı nedeni ile sindirim sistemini iyice boşaltmış olur. Bu şekilde elde edilen midyeler özellikle çiğ olarak tüketilen pazarlarda yüksek fiyat bulurlar. 
 
        Sal yönteminin başarı ile uygulandığı İspanya'nın Galicia bölgesinde ortam koşulları; 

          Yavru midyelerin ağ torbalara doldurulması
 
      Deniz derinliği genellikle 20 m. dolayındadır. Orta kısımda ise kanal derinliği en derin yerde 60 m.'yeulaşmaktadır. Deniz dibi çoğunlukla çamurlu millidir. Bu durum bir nehrin getirdiği artıklardan olmaktadır. Sahil bölgeleri ise çoğunlukla granit kayalıklar ile kaplı bulunmaktadır. Hava sıcaklığı kış aylarında 8°C yaz aylarında ise 20°C dolaylarındadır. Yıllık yağış 1.500 mm. olup, genellikle yağışlar kış aylarına rastlamaktadır. Bölgede gel-git olaylarında denizin alçalıp yükselmesi en fazla olduğu zamanlarda 3,5 m.,en az olduğu zamanlarda ise 1,1 m. dolaylarındadır. Bu değerler bazen rüzgarında etkisi ile 0,4 m. dolaylarında azalıp çoğalabilmektedir. Suda akıntı sürati ise çoğunlukla 50 cmlsaniye olup, zamana göre 5 ile 91 cm/saniye arasında değişmektedir. LO ile 30 m. derinliklerde ise suyun akıntısı daha azdır ve 20 cm/saniye dolaylarındadır. 

     Okyanusta dalga yüksekliği genelolarak fazladır ve zaman zaman 10 m.yi bulabilir. Fakat yetiştiriciliğin ele alındığı koya gelinceye kadar dalgalar küçülmekte ve körfez içi dalga yüksekliği en kötü havalarda bile 1 m.'yi aşmamaktadır.

     Deniz suyu sıcaklığı ise l30e ile 23°e arasında değişmektedir. Denizin tuzluluğu çoğunlukla %3,6'dır. Fakat yağışlara göre bu oran bazen azalmaktadır. Bölge oldukça temiz bir suya sahiptir. Su planktonca çok zengindir. Mineral maddelerce suyun zengin olması fito ve zooplanktonların üremesi için çok yararlı bir ortam oluşturmaktadır. Fitoplankton varlığı 10-15 harvey unit/litre olduğu bildirilmektedir. Bazı bölgelerde plankton Soğunluğunun 40 h. ü/lt. ulaştığı en yüksek olarak ise 9 h. ü/lt. oranına ulaştığı bildirilmiştir. Bir harveyünit biriminin ölçüsü bir litre deniz suyu içindeki diatomda 1,30 mg. azot miktarı ve ya bir litre su içerisindeki dinoflegellatlarda saptanan 2,5 mg. azot miktarıdır. Yavru toplamada ikinci yol daha önce söz konusu edildiği gibi sallardan sarkıtılan halatlar vasıtası ile olur. Bu halatlar çeşitli materyalden yapılabilir. Halat üzerinde ne kadar ipliksi bir yapı olur ise midyelerin tutunması o kadar kolayolur. Daha çok halfa otundan(Stipia sp.) yapılmış halatlar kullanılmaktadır. Bu halatlar salın alt kısmına sala paralel olarak gerilirler. Bu halatların uç kısımlarına bir ağırlık bağlayarak dikine konulması da yapılan uygulamalardandır. Konulan ağırlık 3 kg. dolayındadır. Böylece akıntıda sarkıtılan halatların birbirlerine dolaşmaması ve dik durmaları sağlanmış olur. Halatların suya sarkıtılma zamanı Aralık-Ocak aylarındadır. Bu halatlara midyelerin tutunması ise Şubat-Mart aylarında olur. Buradan da anlaşılacağı gibi halatların midyelerin tutunacaklarının tahmin edildiği zamandan bir iki ay önce suya sarkıtılması gerekmektedir. 

      Kayalık yerlere midyelerin sonbaharda yoğun olarak tutundukları görülmekle beraber sallardan sarkıtılan halatlara midyelerin sonbaharda tutunmaları her nedense az miktarda olmaktadır ve en iyi netice halatlar üzerinde ilkbaharda alınmaktadır. 
    Son yıllarda şamandıralar üzerinde yetiştirme yöntemlerindeçok önemli gelişmeler olmuştur. Bu çalışmalar tamamiyle makinalar ile yapılmaktadır. Şekilde görüleceği  gibi ağ torbaların toplanması meklanik olarak yapılmaktadır

     Yavru elde etmede üçüncü bir kaynak da salların alt kısımlarına tutunan midyeler olmaktadır. Özellikle salın tam suyla temas ettiği yerlerde fazla miktarda küçük boylu midyelerin bulunduğu görülür ve bunlar kolaylıkla elle toplanabilir. 

     Bazı yetiştirme yerlerinde de gelişmeleri için halatlarla denize sarkıtılan gelişkin midyeler üzerine de fazla miktarda küçük midyenin oluştuğu görülür. Bu midyeleri toplayarak diğer yeni halatlar kurarak denize sarkıtına uğraşıları verilir ise de bu zor bir işçilik gerektirdiğinden yetiştiriciler bu tür bir işlemi istemezler. Çünkü gelişmeleri için denize sarkıttıkları midyeler üzerindeki küçük yavruları toplamak oldukça zaman alıcıdır 
ve zaman kaybettirir.

     Toplanan Yavruların Sallara Yerleştirilmesi Sistemi 

     Toplanan yavruların aynı gün zaman geçirilmeden gelişmeleri için konulacak yere yerleştirilmeleri en önemli konulardan bir tanesidir. 

     Yavruların gelişmeleri için tutturulacakları halatlar çeşitli materyalden yapılabilir. Genel olarak kullanılan halatlar halfa otundan yapılmaktadır. Fakat bu halatların çok sağlam olmaması nedeni ile son yıllarda terk edilmeye başlanılmıştır. Kullanma ömrü az olan bu halatların sağlamlaştınlması için naylon iplikler ile takviyesi ise maliyeti arttırmaktadır. Bazı yerlerde bu bitkiden yapılan halatların katrana batırıldıktan sonra kullanılması uygulanmakta ise de bu işlem oldukça güç ve ortamı kirletici olmaktadır. Şu halatların kullanma ömrü üç yılı geçmemektedir. Son yıllarda eski trol ağlarını keserek yapılan halatlar kullanılmaya başlanılmıştır, oldukça sağlam olan bu halatların kullanılması çok olumlu sonuç vermekte ve bu halatlar uzun ömürlü olmaktadır. Yedi seneye kadar kullanılabilen bu tür halatlara istem çok fazla olduğundan bu işeyarayışlı eski trol bulma sıkıntısı vardır. Ülkemizde de ele alınabilecek yetiştiricilik uğraşıları için bu kaynağın akılda tutulması yararlı olacaktır. Eski ağlardan halat yapılması için önce eski ağ uzun şeritler halinde kesilmekte sonra bunlardan dört tanesi bükülerek halat elde edilmektedir. Kimi yetiştiriciler eski araba lastiklerini keserek elde ettikleri uzun halat gibi malzemeleri de kullanmaktadırlar. Bu amaçla son yıllarda kullanımı artan bir madde de sentetik maddelerden özel olarak yapılmış halatlardır. Bu tür materyalden yapılan halatların ilk satın alım fiyatı yüksek olmakla beraber hem kullanışlı olmakta hem de çok uzun süre kullanılabilmektedir. Ayrıca bu tür halatların her zaman her yerde temin edilebilmeleri de bir kolaylık olmaktadır
 
     Kullanılan. halatların uzunluğu yetiştiricilik yapılan yere bağlı olarak 6 ile 9 ın. arasında olabilmektedir. Temelolarak sala bağlanan halatların hiçbir zaman deniz dibi ile temas etmemesi lazımdır. Bazı çalışmalarda bu uzunlukların iki katına yakın hal at uzunlukları ile çalışılması denenmiştir. Fakat ağırlığın çok artması 8-10 m.'den daha uzun halatların kullanılmasını uygun kılma- 
maktadır. Bu halatların her iki ucuna da birer ilmek yapılır. Bir ucundan sa la bağlanan halatın diğer ucuna ağırlık konulur. 

 Midye üretiminde şamandıralar üzerine halat bırakan ve toplayan makinalar
 
     Halatların midye yerleştirilmeden önce 40 cm. aralıklar ile hal at aralarına çubuklar konulur. Bu çubukların kalınlığı 1.5 x 1.5 cm.,uzunluğu ise 25 cm. dolaylarındadır. Bu çubuklar çok fırtınalı havalarda halat üzerinde gelişmiş olan midyelerin sallanarak kopmalarına veya ağırlaşmaları nedeni ile birbiri üzerine bineceklerinden midyelerin aşağıya doğru kayarak ziyan olmalarını önler. Ayrıca hasat sırasında ağırlığın yaklaşık 50-60 kg.'a ulaşan bir halatı kolayca sala alınmasında bu çubukları tutarak yukarı almak çok büyük kolaylık sağlar. Midyelerin hal at üzerine tutturulmasında bir çeşit banttan yararlanılır. Bu bant özelolarak yapılır ve İspanyolca Techido da malla ismi ile piyasada satılır. Bu ince bant ile midyeler halat üzerine dolanarak tutturulur. Bu işlem için önce halat iki yer arasında yerden takriben 1,15 cm. yükseklikte gerilir. İpin alt kısmında hareket eden biraz yüksekçe arabanın içi halata tutturulacak midye ile doldurulmuştur. İşçi bir eline bandı almıştır. Bir eli ile midyeleri arabadan ala- rak halata yanaştırır diğer eli ile de bandı döndürür. Bu işe alışmişbir işçi 6-7 dakikada bir halatı yavru midye ile donatır. Bir halata konulan yavru miktarı kullanılan yavru midyelerin boyuna bağlı olmakla birlikte bir metre halat uzunluğuna 1-1,5 kg. dolaylarındadır. Halatların Sallar Üzerine Bağlanması: Midyeler halatlar üzerine tutturulduktan sonra yapılması gereken en önemli iş bu halatların zarar ve ziyan verilmeden sallar üzerine asılmasıdır. Bu işlemin aynı gün yapılması en iyisidir. Midye yavruların halatlara tutturduktan sonra bu halatları bekletmek doğru değildir. İspanya'da bu halatlar 10-12 ın. boyunda olan sandallar ile salların bulunduğu yerlere nakledilir. Halatın uç kısmında yapılan bir ilmik halatın sala asılmasını sağlar. Bu ilmik halatın her iki ucunda da bulunur. Böylece gerektiğinde halat tersine de asılabilir. Böylece midyelerin dengeli bir şekilde gelişmesi sağlanabilir. Bir sal üzerine bazen 1.000 adet halat bağlandığı olur. Fakat genellikle bir sala bağlanan halat sayısı 600-700 civarında olur. Bu amaçla kulanılan salların boyutları da genellikle 18 x 18 m. veya 20 x 20 m. dolaylarında olmaktadır. Sallar üzerine asılan halatlar üzerindeki midyelerin birbirleri ile temas etmemesi ve kötü havalarda dolanarak karışmamaları için 1 m2'ye 2 ile 3 arasında halat bağlanır. Bir sal üzerinde her boy midyenin var olduğu halatlar bulundurulur. Böylece bir salın daimi olarak verim vermesi sağlanır. Diğer bir ifade ile salın bir köşesinde midyeler daha gelişmelerine 5-6 ay süre var iken, diğer bir grubun pazarlama ağılığına ulaşmış olması istenilir. Böylece bir tarafta midyeler gelişir iken diğer taraftan pazarlanacak midyeler hasat edilir. Hasat edilenlerin yerine yeni yavrulu halatlar asılır. Böylece yıl boyu saldan verim elde edilmiş olur. Özellikle aile işletmesi tipindeki sal sistemlerinde bu önemli bir konudur. Ayrıca saldaki midyelerin aynı anda pazarlanacak boya erişmesi salın ağırlaşmasına dolayısı ile batma veya çabuk eskime durumuna gelme ihtimalini arttıracaktır. Halbuki ekonomi açısından salın uzun yıllar dayanması ve kullanılması üzerine az yük binmesi ile sağlanabilecektir veya sal tarafından taşınan yükün az olması salın ömrünü uzatacaktır 

 Midye üretim çalışmalarında mekanizasyon resimleri

 

var _gaq = _gaq || []; _gaq.push(['_setAccount', 'UA-36728592-1']); _gaq.push(['_trackPageview']); (function() { var ga = document.createElement('script'); ga.type = 'text/javascript'; ga.async = true; ga.src = ('https:' == document.location.protocol ? 'https://ssl' : 'http://www') + '.google-analytics.com/ga.js'; var s = document.getElementsByTagName('script')[0]; s.parentNode.insertBefore(ga, s); })(); -->