Site açılış tarihi: 27 kasım 2012
Geçen ayki Günlük ort. ziyaret: .. 174
Ay içinde en yüksek ziy sayısı: .242
Geçen ayki ziyaretçi sayısı: . 5234 (Mayıs 2023)
Toplam ziyaretçi sayısı: 852 224

Kitaplar » Su Ürünleri Yetiştiriciliği » Çipura Yetiştiriciliği




ÇİPURA YETİŞTİRİCİLİĞİ

 

Prof. Dr. atilla Alpbaz

        Çipura özellikle Ege Bölgesi'nde çok aranılan ve sevilen bir balık türüdür. Bu nedenle yetiştiriciliğine karşı devamlı bir ilgi duyulmuş ve 1980'lerden sonra başlayan çalışmalar sonucu ülkemizde oldukça başarılı yetiştiricilik uygulamalarına ulaşılmıştır. Akdeniz ülkeleri olan Yunanistan, İtalya ve Fransa gibi ülkelerde de çok değerli bir balıktır. Bu nedenle bu ülkelerde de yetiştiricilik çalışmaları önemli gelişmeler göstermiştir. Ülkemizde de bu konuda yoğun çabalar sonucunda gelinen nokta yüz güldürücüdür. 2012 yılı itibariyle ülkemizde yetiştirilen çipura miktarı 35-40 bin ton dolayındadır. Bu gelişmelerin daha da artacağı beklenmektedir.

 

ÇİPURA BALIKLARlNIN BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ


Çipura balığının zoolojideki yeri; Subclassis:

ÇİPURA BALIKLARININ DOGADAKİ YAŞAMI


         Çipura balığı İngiltere kıyılarından tüm Akdeniz bölgelerine kadar yaygın bir türdür. Ülkemizde ise daha çok Güney ve Ege Bölgeleri'nde bulunur. Hatta İstanbul balıkçılarının çoğu pek tanımaz. Bu nedenle fiyatı Ege'de İstanbul'a nazaran daha yüksektir. İstanbul'da alyanak olarak tanınmakta ise de yetiştiriciliğinin artması sonucu İstanbul ve ülkemiz piyasasında da çipura adıyla tanınmış bulunmaktadır. Bentik bir tür olup, deniz dibinde yemlenir. Büyüme hızı bölgelere göre biraz farklı olabilir. Ege'de Aralık-Mart arası doğan yavrular İlkbaharda 30-50 gr., 1. yaz sonunda ise 100 gr.' geçerler.

      Bu balıkların 30-50 gr. arası olanlarına ince lidaki, 100 gr. dolayındakilere lidaki, 100-180 gr. olanlarına kaba lidaki, 200 gr. ve daha yukarı ağırlıkta olanlarına Çipura adı verilir. 2. yaştan sonra balıklar porsiyonluk olan 200-250 gr.'ı geçmiş olurlar ki bu boy balıklar, en yüksek fiyatla satılır. Ege bölgesi dalyanlarında özellikle lidaki ve kaba lidaki boyunda önemli miktarlarda çipura üretilir. Yetiştiricilik koşullarında ikinci yazın ortalarından itibaren 250-350 grama ulaştırılmaya çalışılarak turizm mevsiminde lokantalara balık verilmesi amaçlanır.

      Çipura balıkları kırmalık tabir edilen alanlardan hoşlanırlar. Genel olarak dip balıkları grubuna girerler. Günün belirli saatlerinde kıyılara kadar gelir ve yem ararlar. Bu nedenle sabah ve akşamları sığ sularda daha bol avlanabilirler.

       Çipura balığı optimum gelişmeyi 22-25°C'de gösterir. 6-32°C'ler arası yaşayabilir. Çok soğuk sulardan hoşlanmaz ve aşırı sıcaklık değişimlerinde ölürler. Bu nedenle dalyanları sonbaharda terk ederler. %10-40 tuzluluğa dayanabilirler. Tuzluluğun %10'dan aşağı düşmesi iyi değildir. Bu nedenle fazla miktarda tatlı su alan dalyanlarda tuzluluk oranı çok düşer ise dalyanı terk etmek isterler.

       Anatomik yapı bakımından, vücut yüksek ve yandan basıktır. Pektoral yüzgeçler yanlara yerleşmiştir. Pelvik yüzgeçte 5'ten fazla ışın vardır. Sırt yüzgeci önde ve sert ışınlıdır. Vücut baş kısma kadar pul ile örtülü olup, pulları serttir. Yan çizgi belirgin şekilde oluşmuştur. Ağız ve diş yapısı sert olup, kabuklu canlıları bile kırabilecek niteliktedir. Sağlam dişleri ile küçük midye ve yengeçleri kolayca kırarak yiyebilirler. Küçük yengeç yavruları çok sevdikleri gıdalar arasında olduğundan tırnak boyundaki yengeçler ile olta
avcılığı çok başarılı olur. Bu türün olta ile avcılığı çok zevklidir.

      5-25 ın. derinlikte yaşamayı severler. Balık lar yaşlandıkça derinlerde yaşamayı tercih eder. Bu nedenle dalyanlarda iri balıklar daha az avlanır, ikinci yaşta fazla miktarda kıyılara yanaşmaya ve bu nedenle dalyanlara girmeye meyil göstermezler. Özellikle 3. yaştan sonra derin yerleri tercih ederler.



Üst: Çipura anacına yumurtlatma çin hormon injekte edilmesi



       İri çipura balıkları ilk üreme mevsiminde 500.000 ile 1.000.000 adet arası yumurta verebilirler. Doğal ortamda yumurta verimi daha yüksek olur ise de kuluçkahane koşullarında da devamlı yumurta alımı kolaylıkla mümkün olabilmektedir. Doğal ortamda yumurtlama 5-25 m. dolaylarındaki derinliklerde olur. Yumurtlama en çok 14-19°C'lerde vuku bulmaktadır. Bu nedenle kuzeye çıkıldıkça İngiltere dolaylarında yumurtlama yaz aylarında vuku bulur. Güneyde ve Akdeniz'de ise Aralık ayları yumurtlama mevsimidir.

       Balıklarda cinsel olgunluğa erişme yaşı 2 'dir. Bu dönemde balıkların genel olarak erkek oldukları gözlenir. 3 ve 4. yaştan itibaren balıklarda dişiliğe dönüşüm olduğu görülür. Ortam koşullarına bağlı olarak balıkların cinsiyet değiştirmesi her zaman az da olsa mümkün olduğu bildirilmektedir. Çipura balıkları son 20-25 yılda ilgi çeken ve yetiştirmeye alınan bir tür olduğundan türün her an cinsiyet değiştirebildiği zaman zaman gözlenebilmekte ise de doğadan yakalanan yaşlı balıkların önemli bölümünün dişi olması ve iki yaşlı balıklarda erkek bireylerin çok yüksek oranda olması, bu türde balıkların 2. yaştan sonra çoğunlukla dişi olduklarını göstermektedir.

       Tuzluluk durumuna dayanma bakımından kefal ve levrek balıkları kadar dayanıklı değildirler. Bu nedenle denizde yaşayan kefal ve levrek balıkları tatlı su veya çok az tuzlu göllere girdikleri halde çipura balıklarının girmedikleri görülür. Örneğin Bafa Gölü'nde levrek ve kefal yakalandığı halde çipura balığı yakalanmaz. Çünkü tatlı su olan Menderes Nehri yolu ile kefal ve levrek yavruları Bafa Gölü'ne girebildikleri halde çipura balıkları aynı yol ile göle ulaşamazlar. Fakat son yıllarda Bafa Gölü'ne giren tatlı su miktarının azalması sonucu göl tuzluluğu artmış ve çipura balıklarının da yaşamaya başladığı gözlenmektedir.

       Kondisyon faktörü olarak aynı boy balıklar arasında ağırlık bakımından büyük farklar izlenebilir. Doğada balıklar ilkbaharda daha zayıf ve yağsızdırlar. Sonbaharda ise ağırlık maximuma ulaşır. Ağırlığın en fazla olduğu dönem yumurtlamadan önce gonadların en fazla gelişmiş olduğu devredir.
 



Çipura larvası üretim tankları


 

     ÇİPURA BALlGI YETİşTİRİCİLİGİ


     Çipuralarda Üreme Fizyolojisi


      Çipura balıklarının çift cinsiyetli özellik gösterdiğini yukarıda belirtmiştik. 21±3°C'de yapılan bir çalışmada 4 aylık çipuraların gonadlarında hücresel ve şekilsel hiçbir farklılaşma olmadığı bildirilmiştir. 5. ayda şekilsel farklılaşma başlar. Bu dönemin başlangıcında bağlayıcı doku cinsiyet dokusunun sırt ve karın kısmında gelişmeye başlar. Ortada merkezi bir boşluk vardır. Bu kısmın sırt kısmında yumurtalık, karın kısmında ise testislerin oluşumu başlayacaktır. Ancak bu farklılaşma çok zor ayırt edilir. Bu iki kısım germinal hücre yuvaları ile birleşir,

      8. ayda üreme organının sırt kısmında yeni olmuş bir yumurta yapısı gözlenmektedir. Çok sayıda yumurta hücresinin birleşmesi ile oluşan avijel lameller (yumurtalık içinde yumurta hücrelerinin bulunduğu loplar) görülür. Ancak bu ayda yumurta hücreleri, deformasyona uğrar ve gonad merkezinin kenarında ovujel lameller şeklinde bir yatakta kalır. Gonadın alt kısmında 5 aylık balığa göre daha fazla spermatogonium (sperm ana hücreleri) vardır.

     9. ayda üst tarafta avijel lameller boş gibi görünür ve yumurta hücrelerinin dejenerasyonu tamamlanır. Yumurta hücreleri bir yatak içinde sıkışmışlardır. 10-11. aylarda, gonadın alt kısmında sperm hücresi aktivitesi gelişerek devam etmektedir. Testiküler tüplerdeki sperm hayvancıkları (spermatozoitler) sperm ana hücrelerinden yola çıkarak germinal hücrelerin bulunduğu bölüme yerleşir. Testiküler kısım gonadın üst kısmını çevirmeye başlar ve büyür. Spermatozait kanalı (sperm kanalcıkları) uzayan merkezde olup spermatozoitlerin toplandığı kısımdır ve ovaryum ile testiküllerin arasındadır. 1-2 dişi germinal hücre yatağı merkezin kenarında sıkışıp kalır. Bunlar ovogoniumlardır (yumurta ana yumurta hücresi) ve yumurta hücreleri mayoz bölünmesi ile primer vitellogenesis olayının oluşmasını sağlayacaklardır. 12. ay üremenin ilk sezonudur. Bu yaşta balıkların hepsi erkek özelliği gösterir. Gonadın alt kısmında olgun bir testikül (erkek üreme organı) vardır. Ancak düşük bir RGS değerine sahiptir. Spermatozoitlerin doldurduğu tüplerde sperm üretimi meydana gelir. Gonadın dişi kısmında ise hiçbir değişme gözlenmez ve iyice küçülmüştür.

      13-16. aylar arasında cinsiyet dönüşümü başlar. Gonadın spermatozoit kısmında gonadların boşalıp dinlenme fazı başlar. Testiküler tüplerde yalnızca spermatogoniumlar vardır. Ovaryum (yumurtalık) kısmında ise yumurta hücreleri hızlı bir şekilde çoğalmaya başlar. Primer oositler (Birincil yumurta hücreleri) hızlı bir şekilde previtellogenesis dönemine girer. 16. ayda ovaryum gonadın %80'lik bölümünü kaplar

      Populasyonda 17. ayda %80 oranında dönüşüm gerçekleşir. Üst kısımda yumurta hücreleri previtello
genesisi tamamlar ve vitellogenesise geçer. Aynı zamanda alt kısımdaki sperm ana hücreleri ölerek dejenerasyon başlar. 23-24 aylarda üremenin ikinci periyodunda dişiler olgun bir yumurtalığa sahiptir. Alt kısımda ise dejenere olmuş bir erkek üreme organı yer alır. Populasyonun geriye kalan %20'lik kısmında cinsiyet dönüşümü durur. Gonadın üst kısmında- ki yumurta hücreleri bozulmaya uğrar ve üstteki gelişim alt kısımdaki gelişimin içine sıkışır.

      Doğal koşullarda iki yaşında dişi özelliği gösteren anaçlar üç yaşında intersex (fonksiyonal olarak ne dişi, ne de erkek) özelliği taşırlar. Bu bireylere hormon müdahalesi yapılırsa erkek olarak görev yaparlar. Aksi halde 4 yaşında dişi özelliği gösterirler. Bu cinsiyet dönüşümleri bulundukları populasyonun dişi erkek oranına göre gecikmeler gösterebilir. Çipura balıklarının erkek bireylerinde sperm üretimi tamamlandığında dişilerin çoğunda yumurta hücrelerinin olgunlaşması ve yumurtaların atılması için gereken hazırlık devam etmektedir. Çipura erkeklerinden ekim ve mart ayları arasında sperm almak mümkündür.
 



Çipura ve levrek larvası üretiminde kapalı devre sistemler ülkemizde başarılı şekilde ele alınmaktadır. Resimde KILIÇ Balıkçılık kuluçkahanesindeki kapalı devre sistemler görülmektedir


 

      ANAÇLARDA YUMURTA ve SPERM SEÇİMİ

      Çipuralarda yumurtalık içindeki yumurta hücresinin gelişimi 7 aşamada meydana gelir.

      1. İlkel yumurta hücreleri çok küçük olup boyutları 8-12 mikron arasındadır. Hücreler mitoz bölünme ile çoğalır.
      2. Yumurta hücresinin etrafında folikül (Yumurta hücrelerinin beslenmesini sağlayan ve hormonların sentez edildiği yer) oluşmuştur. Bu, hücrenin ikinci katını oluşturur.

      3. Hücrelerin boyutları 40-200 mikron büyüklüğe ulaşır. Etraftarı falikül ile tamamen çevrilidir.

     4. Vitellogenesis başlamıştır. Yumurta çapı 200-350 mikron arasındadır. Yağların stoplazma içinde birikimi başlamıştır.

     5. Stoplazma yağ damlacıklarla doludur. Vitellogenesis hızlanmıştır. Yumurta büyüklüğü 300-350 mikron arasındadır.

     6. Yumurta sarısı tabakası, yağ damlasını ikinci halkanın oluşmaya başladığı yer olan hücre kenarına doğru iter. Çekirdek içi maddeler protein sentezinde ve besin maddesi birikiminde rol oynayan çekirdek içi maddelerin çekirdek zanna yapıştığı görülür. Yumurta çapı yaklaşık 600 mikrondur.

      7. Vitellogenesis tamamlanmıştır. Yumurta çapı 700-800 mikron arasındadır. Çekirdek içi maddeler merkeze doğru çekilmeye başlamıştır. Mikropil deliği bu dönmede oluşmuştur. Yumurta değişime uğramaksızın birkaç hafta bu durumda kalır.

Uygun şartlar sağlandığında folikül tekasındaki kasların kontraksiyonu ile ovulasyon (yumurta hücresinin gonad içinden dış ortama bırakılmaya hazır hale gelmesi) meydana gelir. Eğer biotik ve abiotik şartlar uygun hale gelmezse yumurtalar geri emilir
.      Spermatozoalar (sperm hayvancıklan) spermatogenik birimler içinde Spermatogonium'lardan (Sperm ana hücreleri) Spermatogenez (Testislerde sperm hücresi oluşması) sonucu oluşur. Bu süreç spermatogoniumlann hızlı bir şekilde mitoz bölünme geçirerek çoğalması ile başlar. Bu dönem Primer Spermatogenez olarak adlandırılır. Bu dönemden sonra ilk mayotik bölünmenin olduğu Sekonder Spermatogenez oluşur. Sekonder Spermatogenez sonucunda Sekonder Spermatositler meydana gelir. Testiküler kanal boşluklarında toplanan ve burada uygun şartlar oluşuncaya kadar bekleme pozisyonuna giren spermler, gonadotropin etkisi ile dışarı atılmaya hazır hale gelir.

ANAÇLAR ve YUMURTALAMA

      Anaç olarak 2-6 yaşındaki çipuralar kullanılır. Anaç olabilecek bireyler genç dönemlerinde seçilerek büyütüle bileceği gibi doğal ortamdan olta ve pareketa ile de yakalanabilirler. Anaçlardan yumurta doğal şekilde serbest ve müdahaleli (Hormon Uygularnalı-Dekalaj) olarak sağlandığı gibi, kullanılmamakla birlikte sağım yöntemi ile de alınabilir. Yetiştiticilik ortamında tutulan erkeklerde spermatogenezis (Testislerde sperm hücresi Oluşması) tamamlanmış olmasına rağmen, dişilerde oositler (yumurta hücreleri) sadece vitellogenezis'in son sathasında gelişme gösterdiğinden ve sorıra hızlı bir dejenerasyona uğradığından doğal oıtamdan yakalanan anaçların kullanılması daha iyi sonuçlar vermektedir. Fakat ileriki yıllarda ıslah çalışmalarından başarılı sonuçlar alınabilmesi için insan eli altında yetiştirilen balıklardan da yumurta alım tekniklerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
 



Çipura larvaları


Çipura dişileri ardışık yumurtlarlar. Vücut ağırlığının her kilogramı için ortalama 20.000- 30.000 adet yumurta verecek şekilde 3-4 aylık periyotta hemen hemen her gün yumurta verirler. Böylece çipura dişilerinin yumurta verimleri sezonluk her kg. vücut ağırlığına karşılık 2-3 milyon yumurtaya ulaşabilir. Anaçlar 4-7 m31 lük tanklara yoğunluğu ıo-15 kg/rn'' olacak şekilde stoklanır. Mevsim dışı yumurta elde etmek için tanklar, ışıklandırmanın ve sıcaklığın kontrol edilebileceği sistem ile donatılmalıdır. Bu işleme de kelaj çalışması denir. Bu çalışma ile balıklardan mevsim dışı yumurta almak mümkün olur. Stoklamada dişi erkek oranı anaç balığın durumuna göre 1:1, 1:2 veya 2:3 kg olacak şekilde ayarlanır. Balıklar günde 1-3 kez vücut ağırlığının (kg) %1-1.5'u kadar kalarnar etine dayalı kuru pelet yernle beslenmelidir. Bunun yanı sıra taze midye sübye ve kalarnar etleri ile de beslerıebi- lirler. Verilen yemler %50-55 protein ve %10-15 deniz orijinli canlıların yağlarından oluşmalıdır. Yağlar en az %5 n-3 HUFA (yüksek doymamış yağ asidi) içermeli ve temel olarak 22:6n-3 (do- cosahexaenoic asit) tipinde olmalıdır. Bu diyet yumurtlamaya başlamadan en az 1-2 ay önce anaçlara verilmelidir. Su sıcaklığı yumurtlama döneminde 16-18 oc arasında tutulmalıdır.

       Spermatogenesis erkeklerde tamamlandığında, dişilerin çoğunda oositlein olgunlaşması ve yumurta atılması için gerekli hazırlıklar devam etmektedir. Sperrnotogenez ve oogenez (yumurta hücresi oluşumu) arasındaki fark hormon kullanımı ile oositlerin gelişimini hızlandırarak kapatılabilir. HCG hormonunun çipuralarda bağışıklık sistemini harekete geçirdiği, bu yüzden çipuranın olgunlaştırma gonotrophini için homolog radioimmunoussay (RIA) sistemi ile ölçüm teknikleri geliştirilmiştir. RIA kullanıldığında görülmüştür ki dişi çipuraların yetiştiricilik ortamında yumurta vermemesinin nedeni Gth'ın hipofizde birikmesine rağmen kan dolaşım sistemine girmemesidir. Bu olay yumurtlamanın başlaması için gonadotropin releasing hormonlarının veya analoglarının (GnRH veya GnRHa) kullanılabileceğini göstermiştir. Bunun
sonucunda çalışmalar polypeptitler ve prin yeni polymer tabanlı üretimleri üzerine kayınıştır. Bu sistemler çipuralar üzerinde uzun gonadotrapin (Gth) salgısı ve başarılı bir yumurtlama için çok etkilidir. Çipura balıklarında yapılan çalışmalarda HCG 800-1500 IU/kg,GnRH 1- 20 mgr/kg olacak düzeyinde kullanılmaktadır.


       Çipuralarda 1 mgr/kg olacak şekilde yapılan hormon uygulamasının yumurtlama periyodunu uzattığı,anomaliyi azalttığı, 7.5 mgr/kg tek enjeksiyon GnRH uygulamasının dişilerde %80 üzerinde yumurtlamanın teşvikini sağladığı saptanmıştır. çevresel koşulların optimum olarak sağlanması ile birlikte, yumurtlama tüm yıl boyunca elde edilebilmektedir. Yumurtlama, hormon uygulamasından 48-72 saat sonra başlar. Hormon uygulamasından sonraki birkaç gün içinde, günün farklı zamanlarında yumurtlama meydana gelebilir. Yumurtlama başladıktan sonra yaklaşık 1 hafta içinde populasyon içindeki dişilerin yumurtlama zamanı aynı döneme rastlamaktadır.  Yumurtlama genellikle gün batarken ve 24 saat aralıklarla olur. Yumurtlayacak populasyon strese karşı çok hassas olduğundan yumurtlama süresince stres faktörleri ortadan kaldırılmalıdır. Etrafta gürültü yapılmamasına dikkat edilmelidir.


       Yumurtlama sezonu süresince oositlerin bir kısmı vitellogenesis safhasina başlarken diğer bir kısmı vitellogenesisin son safhalarını geçirir. Bu yüzden vitellus maddesi yılın birkaç ayında yumurtalıklarda devamlı olarak bulunmaktadır. 3-4 aylık yumurtlama periyodu süresince, dişi çipuralar vücut ağırlığı başına toplam 0.5-2 kg. yumurta bırakır ki bu değer vücut ağırlığının 0.5-2 katına eşittir. Bu uzun ve zor yumurta üretimi sadece yüksek kaliteli ve enerji veren besinler tarafından desteklenebilmektedir. Çipura anaçlarına verilen besinin içeriği, yumurta ve larvaların kalitesini direkt olarak etkiler. Canlı yumurtaların kalitesi yumurta miktarı, yağ damlası sayısı, larva çıkış oranları ve normal larvaların yüzdesi ile or-taya çıkar ki bu durum ancak anaçların kaliteli yemler ile beslenmeleriyle mümkündür.

 

YUMURTA ÖZELLİKLERİ ve EMBRİYOLOJİK GELİŞİM


      Canlı yumurtalar ortalama 0.9-1 mm çapında ve saydamdır. Normalde tek yağ damlası içeren yumurtalar pelajik özellik gösterir. Yumurta zarı şeffaf ve ince olup mikropil deliği yaklaşık 14 mikrondur. Cansız ya da döllenmemiş yumurtalar birkaç saat içinde opak renge dönüşür ve tankın dibine çöker. Yumurtlama tankından canlı yumurtaları toplamak için tekli ve çiftli kollektör sistemleri kullanılabilir. Çiftli sistemde ilk kollektöre atık maddeler toplanır. Buradan geçen su, diğer kollektörde, bünyesinde bulundurduğu canlı yumurtaların toplanmasını sağlar. Temin edilen yumurtalar alındıkları artamla aynı sıcaklıktaki yumurta kuluçka sistemlerine (inkü- batör tanklarına) yerleştirilmelidir. Sıcaklık farkı ±O.5°C geçmemelidir. Yumurta çatlatma sıcaklığı 16- lSoC arasında olmalıdır. Kuluçka sistemlerinde doğal deniz suyu tuzluluğu kullanılmalıdır. Yumurtalar bu sistemlere ortalama 1.500-2.500 adet/lt olacak şekilde konulur. Kuluçkalama dönemi süresince ışık kullanılmaz. Tanklarda saatte %40-60 su değişimi uygulanır.
 




Üst: Larva üretiminde kullanılan deniz suyunun yüksek basınçlı kum filtrelerinden geçirilerek temizlenmesi önemli bir konudur.

Alt: Kuluçka üretim tesislerinde ısı düzenlenmesi (eşanjör sistemi) önemli bir konudur.

      ÇİPURALARDA PRELARVAL ve POSTLARVAR DÖNEM

      Çipura prelarvaları, yumurtadan çıktıklarında yaklaşık 2,6-2,S mm boydadırlar. Vitellüs kesesi çapları ise 0,9-1 mm' dir. Vitellüs kesesinin arka kısmında 0,2-0,22 mm çapında bir yağ damlası bulunur. Ağız ve anüs kapalıdır. Baş vücuda oranla küçük, gözler büyük ve pigmentsizdir. Pigmentasyon sarı ve siyah olup sarı pigmentler başta birkaç tane, anal ve yanlarda bir sıra olarak bulunur. Vitellüs kesesi baş kısmının altında, su geçirmez bir zar ile sıkışmıştır. Yüzgeçlerden yalnızca göğüs yüzgeçi bir taslak halinde önceleri yatay sonra dikey konumlu olarak 3. günde oluşur. Tek yüzgeçlerin yerine başın üstünde başlayan ve tüm vücudu sararak vitellüs kesesine kadar uzanan primordial yüzgeç bulunur. Bu yüzgeç larvanın yüzeyini genişletip su üstünde kalmasını ve 02 ihtiyacını karşılar. Denge organı olan otalitler gözlerin arkasında olup, burun delikleri tam gelişmemiştir.

       Sindirim sistemi düzensiz olmakla beraber, düz bir boru şeklindedir. Pankreas ve karaciğer oluşmuş fakat salgı bezleri ve lipit rezervleri mevcut değildir. Ağız açılmadan önce besin kesesinin çoğu absarbe edilir. Prelarvalarda boydaki toplam artış ile vitellüsün azalması çok yakından ilişkili olup sıcaklığın etkisi altındadır. Çabuk tüketilen vitellüs boyda ani artış yaratmasına rağmen lar vanın gelişimi için iyi değildir. Düşük sıcaklıkta vitellüs absorbsiyonunda boy geç uzamakla birlikte, toplam boyartışı fazla olmaktadır. Bu dönemde larvanın hareketinin az olması enerji tüketimini  düşürür ve harcanan enerji larvanın organel gelişiminde kullanılır. Çok düşük sıcaklıklarda ise larva vücudunda deformasyonlar görülür. Larvada ağız ile anüsün açılması ve gözlerde renklenmenin başlaması ile postlarval evre başlar. Hava kesesi oluşumu ağız ve anüsün açılımından sonraki dördüncü günden itibaren gözlenebilir. Kesenin normal gelişiminin ilk saf- 'hası larva beş günlük ve 4 mm boyda iken meydana gelir. Eğer şişrrıe gerçek
leşmezse kese ilkel görünümünü korur ama fonksiyonelolmaz. İkinci gelişim safhası 20-22. günlerde yaklaşık 7-8  mm boyda meydana gelir. Larva 5-6 mm boya ulaştığında ön solungaç kapağında dikenler görülür. 7-S mm boy uzunluğuna erişildiğinde önce kuyruk, sonra dorsal ve analolmak üzere tek yüzgeçler oluşur. 13 mm boyda yüzgeçler son şeklini alır. Bu dönemde melanaforlar tüm vücutta yatay siyah bantlar oluşturacak şekilde toplanır.

          ÇİPURA LARVA YETİŞTİRME DÖNEMLERİ


          Yumurtaların embriyolojik gelişimini tamamlayıp larvaların yumurtadan çıkması ile birlikte larva yetiştiriciliği de başlamış olur. Larva yetiştiriciliği biyotik, abiyotik ve yabancı biyotik faktörlerin kontrol altına alındığı modern kuluçkahanelerde yapılmaktadır.

      LARVAL DÖNEM


       Çipura prelarvaları yoğun üretim koşulların-da SO-100 adet/lt olacak şekilde tanklara yerleştirilir. Tanklar silindir-konik yapıda olup polyester veya fiberglas malzemeden üretilmiştir. Hacimleri 2m3'ten 15 m3'e kadar değişim gösterebilir. Bu tankların seçimi üretim kapasitesi ve uygulanacak larva yetiştirme tekniği ile ilgilidir. Su sıcaklığı 16- lSoC olup ortam karanlıktır. Oksijen değeri 5-6 mg/lt dir. Su girişi alttan, çıkışı ise üsttendir. 16-1SoC su sıcaklığında çipuralarda prelarval dönem 3. günde sona erer ve postlarval dönem başlar.

       Çipura larva yetiştiriciliğinde açık devre ve kapalı devre sistemler kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra değişik hacimlerde İngiliz tekniği olarak da adlandırılan alg kullanımına dayalı yeşil su tekniği de uygulanmaktadır. Açık devre sistemlerde su kriterleri larvanın gerek duyduğu şartlara göre ayarlanır ve üretim tanklarına gönderilir. Yeşil su tekniği uygulandığında bu tanklara verilen debi oranları azaltılmalıdır. Bu teknikle yazın planlanan üretimlerde debi azlığına bağlı olarak tanklardaki suyun ısınmasının engellenmesi için ortamın soğutulması gereklidir. Aksi halde alg bozulmaları ortam suyunun amonyak dengesini bozarak .kitlesel ölümlere neden olur. Çipuralar larval dönemde çok hassas bir üretim çalışması istediğinden su değişimlerindeki dalgalanmaların minimum düzeyde olması istenir. Bunun için hem enerji yönünden tasarrufun sağlanması hem de üretim kalite ve kantitesinin arttırılması için kapalı devre sistemlerin kullanılması gereklidir.

       Kapalı devre sistem tanklarında larvalar tarafından kullanılan su önce toplama tankına gelir. Burada istenilen özellikte ve gerekli miktarda taze su yenilenmesi yapıldıktan sonra, mekanik temizlik için kum filtresine geçer. Beraberinde getirdiği süspansiyon haldeki partikül maddelerden ayrılan su ultraviyole filtreye gönderilir. Ultraviyole filtreden geçen su bu sırada bünyesindeki tüm canlı organizmalardan (bakteri, mantar, parazit, bazı virüsler vs.) temizlenerek biyolojik filtreye girer. Balık dışkıları, yem atıkları ve ölü balıklardan dolayı yükselen amonyak miktarını normal düzeye indirilmesi bu aşamada aerobik bakteriler tarafından yapılır. Amonyak önce nitrite daha sonrada balıklar için zararlı etkisi olmayan nitrata indirgenir. Bu aşamalardan geçen su havuzlara geri dönmek üzere sistemi terk eder.

        Biyolojik filtre çıkışında 1.2-1.8 mgllt'ye düşen sudaki oksijen miktarını 5-6 mgllt'ye ulaştırmak  ve bünyesinde getirdiği azot gazı fazlasını atmak için saturasyon kolonları kullanılmalıdır. Saturasyon kolanlarının içerisine havalandırma sistemleri de kurulabilir. Bazı kapalı devre sistemlerin kurulmasında ultraviyole filtreler biyolojik filtrelerden sonra kullanılsa da havuzlarda gelişen patojen veya patojen olmayan mikroorganizmaların biyolojik filtrelere yerleşerek zaten zayıf yapıda olan aerobik bakterilerin yerini alması sistemin çalışmasını olumsuz etkiler. Kapalı devre sistemler, suyun ısıtılmasında veya soğutulmasında kullanılan enerji açısından avantajlıdır. Bunun yanı sıra kapalı devre sistemlerde, özellikle çipura gibi zor bir larva dönemi geçiren türlerin üretiminde suyun fiziksel ve kimyasal değişimlerinde ani farklılıklar çok tehlikelidir. Kapalı devre sistemlerde suyun her gün analizleri yapılarak amonyak miktarı kontrol edilmelidir, aksi halde ani ve kitlesel ölümler ile karşılaşılır.

       Çipura larva yetiştiriciliği çalışmalarında kullanılan su sıcaklık aralığı 18-22oC arasında değişim göstermelidir. Su sıcaklığı ilk 15 günlük dönem içerisinde 18-20oC arasında olmalıdır. Sıcaklık 15. günden itibaren arttırılarak 22°C'ye getirilir ve larval dönem sonuna kadar bu sıcaklık değeri korunur. Levrek larva yetiştiriciliğinde uygulanan tuzluluk düşürme tekniği çipura larva yetiştiriciliğinde de uygulanabilmektedir. Oksijen değeri 5-6 mg/lt dir. Su girişi ilk 10 gün tank dibinden daha sorıra tank yüzeyinden yapılır. Larvalar ağız ve anüsün açıldığı postlarval evreye kadar karanlıkta tutulur. 180C su sıcaklığında çipuralarda prelarval dönem 3. günde sona erer ve postlarval dönem başlar. 2. günde tankların üzerinde biriken yağ tabakasının temizlenmesi için yüzey temizleyicileri tank yüzey genişliğine göre 1 veya 2 adet olacak şekilde yerleştirilir.Bu hava kesesinin ilk dolumu için çok önemlidir.


       Aydınlanma süresi ve yoğunluğu larvaların gelişimini, hava kesesi oluşumunu, ve yaşama oranının etkiler. Larvaların gelişimi artan aydınlatma koşullarında yükselirken, sürekli aydınlatma balıkların yaşama gücünü düşürür. Larva tanklarına ağız açılana kadar ışıklandırma uygulanmaz. Işıklandırma süresi ve şiddeti 3.günde 3 lüks, 4.günde 30-50 lüks, 5-10. günde 600 lüks, 11. günde ve sorırasında 1500 lüks olarak ayarlanır. Aydınlatma süresi ilk gün 12 saat olup daha sorıra 24 saat ışıklandırma uygulanır. Henüz yoğun üretimde kullanılmamakla birlikte 12-14 saat arası ışıklandırma süresi ve %030-32 arası tuzlulukta larva üretimlerin yaşama oranlarına
olan etkileri üzerinde çalışılan araştırma konularıdır.

       Çipura larval dönem beslemede rotifer (Brachionus plicatilis) ve artemia (Artemia sp.) kullanılır. Bunun yanı sıra larva tanklarına alg uygulaması yapılmaktadır. Alg uygulaması ortama verilen rotiferlerin canlılığını koruduğu gibi, ortamın pH dengesini sağlaması ve larvaya loş bir ortam yaratması açısından önemlidir. Bunun için Chorella ve Nannochloropsis sp türü algler ml'de 5-7x105 hücre yoğunluğunda kullanılabilir. Çipuraların ağız açıklığı küçük olduğundan ("'100  mikron) larva beslemede small tip rotiferler kullanılmalıdır. Bu rotifer
lerin boyutları 40-80 mikron arasında değişim gösterir. Larvalara 3-5. günler arasında 15' adet/ml, 5-12. günler arasında 10-12 adet/ml, 12-1? günlerde 8-10 adet/ml, 15- 20. günlerde 6-8 adet/ml, 20-30: günlerde 4-6 adet/ml ve 30-35. günlerde 2 adet/ml rotifer ile besleme yapılır. Çipuralara ancak 15 günden itibaren artemia nauplii ile beslenecek büyüklüğe ulaşırlar. Dünya üzerindeki rezervleri tükenmekle beraber Venezüella orjinli artemia yumurtalarının kullanımı, nauplilerin boyutlarının küçük olmasından dolayı larva yaşama oranını arttırır.


       Günümüzde aquakültür tesislerinde yoğun olarak kullanılan ve Artemia Systems'in üretiği AF tip arteIDiaları ile besleme yapılmaktadır. Kullanılan AF tip artemiaların nauplii boyları yaklaşık arasındadır. Levrek larva yetiştiriciliğinde kullanılan EG1 formları boyca (740-780 u) ve ence (225-240 u) büyük olduğundan çipura larval dönemde kullanılmaz. Bu formlar sövraj döneminde kullanılmaktadır. Artemia nauplii 15-20 günler arasında ortama 0,5 adet/ml, 20-25. günlerde 1 adet/ml ve daha sonra da 40. güne kadar 2 adet/ml olacak şekilde verilir. Larval dönem sonunda uygulanan yetiştirme tekniklerine göre başarı oranı % 3-27 arasında değişim gösterir. Bir önceki sayfadaki tablo da alg tekniği uygulamalı 480 , enleri ise 165-175 u arasında olup 10 ıng/gr'dan daha fazla miktarda HUFA içerirler.

       Yumurtadan çıkan naupliilerin protein oranları %48-52, yağ oranları %19,3-21, karbonhidrat oranları %12-13, kül miktarları %8.1-8,7 ve nem oranları %4,8-5,2 arasında değişim gösterir. 30. günden sonra kullanılan EG tip artemialar ise daha düşük oranda protein miktarına (%45-47) ve daha az doymamış yağ asitleri (5-7 mg/g HUFA) oranına sahiptirler. Ayrıca boyutları daha büyük olup boyları 500-520 p, enleri ise 175-190 p larval dönem çipura yetiştirme protokolü verilmiştir.SÖVRA] (Mikropartikül Yemlere Geçiş) DÖNEMİ Larval dönemim tamamlanması ile birlikte 40-42 günler arasında larvalar canlı yemden mikrapartikül yeme adapte olacakları sövraj bölümüne alınırlar. 40 günün sonunda larval yetiştiriciliği biten larvaların karma yemlere adaptasyonu için kullanılan bu bölümde işletmenin kapasitesine göre belirlenmiş sayıda 10-15 m3'lük tanklar kullanılır. Tankların dip kısımları konik olup silindir yapıdadır. Tankların iyi dizayn edilmesi ve yeterli hacime sahip olması balıkların tanktaki pozisyonunu, yemin tanktaki dağılımını, yem alımını ve su sirkülasyonunu etkilernesi açısından önemlidir. Tankların iç kısmı gel-coat kaplı olup bu yapı sayesinde yüzeyde mikroorganizmaların kolonileşmesi engellenebilir. Sövraj bölümleri de istenildiği taktirde kapalı devre sistem kurularak çalıştırılmaktadır. Fakat bu bölümde su debisinin fazla olması, kullanılan yemin su kalitesini çabuk bozması, larvanın ürettiği azotlu bileşiklerin oranının artması ve hastalık riskinin yüksekliğinden dolayı açık devre sistemler bir çok tesiste tercih edilmektedir. Su çıkışları merkezi ve diptendir. Balıkların yaşına bağlı olarak su çıkışlarına yerleştirilen krepinlerin göz açıklıkları, 500p,1.000p ve 2.000p arasında değiştirmektedir.

        Havuzlarda 1.500-2.000 lüks aydınlatma uygulanır. Ünitede aydınlatma süresi 16 saat olup otomatik olarak zamanlayıcılar yardımıyla ayarlanmaktadır.

      Mikropartükül yeme alıştırma dönemi, balıkların 25-30 mg ağırlığa ulaştıkları 40-42 günlerde başlar. Bu dönemde havuzlardaki balık yoğunluğu litrede 10-12 adettir. Saf oksijen kullanıldığı durumlarda bu oran 18-20 adet/lt'ye kadar çıkabilir. Bu dönemde beslemede kullanılan artemia HUFA bakımından zenginleştirilmelidir. Bunun için EG tip artemia naupliileri 24 saat boyunca SELCO türevli zenginleştirici maddeler ile beslenerek büyütülür, Zenginleştirici ürünleri yüksek oranda HUFA (200 mg/gr), vitamin, antioksidan ve yağ (%60-65) içerirler. 24 saat sonunda metanauplii formuna gelen artemiaların boyutları 740- 780 u, enleri ise 225-240 p arasında değişim gösterir.


       Sövraj sırasında kullanılan mikropartikül yemler ise %56-64 ham protein, %11-12 ham yağ, %11.4-11.7 kül, %1.4 ham selüloz, %10 nem ve yeterli miktarlarda vitamin-mineral madde içermelidir. Mikropartikül yemler 80 mikron büyüklükten başlayarak larva gelişimine göre kullanılır. Çipuralar levreklere oranla daha hızlı mikro partikül yeme adapte olabilmektedirler. Sörvaj uygulaması 10-12 gün devem eder. Larvalara verilen günlük artemia miktarı azaltılırken mikropartikül yem oranı arttırılır. Bu dönemde besleme oranı %8-10 arasındadır. Çipuralar aşırı kanibalistik özellik gösterdiklerinden dolayı ortamda mutlaka yeterli miktarda yem bulunmalı ve balıklar sürekli olarak boylanmalıdır. Sövraj bölümünü terk etmeye hazırlanan larvaların ağırlığı 300-350 miligrama ulaşır. Sövraj boyunca su sıcaklığı 20-22oC olup tanklarda su debisi saatlik %50-100 arasında değişim gösterir. Çipuralar sövraj dönemine daha çabuk ve hızlı adapte olmaktadırlar. Larva yaşama oranı sövraj başarısına göre % 85-95 arasındadır. Sövrajı tamamlayan balıklar ön büyütme ünitesine alınarak buradan doğal deniz suyu ortamına adapte edilirler.

 




Üst:Larva üretim döneminde tanklarda yüzeyde oluşan pislik ve yağ tabakasının temizlenmesi için hava püskürtülerek temizleme yapılır

Alt: Hava süpürgelerini temizleme işlemi ve bez üzerinde görülen yağlı kir.

 

      ÖN BÜYÜTME
      Ön büyütme ünitesinde kullanıian tank özellikleri sövraj bölümü ile aynıdır. Bu bölümde açık devre su sistemi kullanılmaktadır. Gelişim özelliklerine göre 60-70. günlerde sövraj ünitesini terk eden yavrular boylarına göre ayrıldıktan sonra ön büyütme ünitesine alınırlar. Ayrıca boylama sırasında hava keseli ve hava kesesiz bireyler de birbirinden ayrılır. Bu bölümde ağ kafeslere çıkarılmak için gerekli olan 1.5-2 gram ağırlığa kadar büyütülürler. Ancak ülkemiz koşullarında yavru bireyler 0,5-1 gram arasında da kafes sistemlerine çıkarılmak
tadır. Ön büyütme ünitesinde de balıklar sürekli gözlenmeli ve kanibalizmin engellenmesi için sık sık boylama yapılmalıdır.

      Balıklara verilen su sıcaklığı 20-22oC olup 16 saat ışıklandırma uygulanır. Yemlerne otomatik yemlikler ile yapılmaktadır. Tanklarda doğal deniz suyu tuzluluğu kullanılır. Tanklara 3.000- 5.000 adet/ın- arasında yavru stoklanabilir. Su değişimi balık büyüklüğüne ve stok yoğunluğuna göre saate %50-150 arasında değişmektedir. Yemleme oranı %7 ile başlayıp %3'e kadar düşme gösterir. Yaşama oranı hastalık çıkmadığı süre içinde %90-95 arasındadır.

      BÜYÜTME
      Kuluçkahanelerden ve özellikle ülkemizde doğal ortamdan temin edilen çipura yavruları porsiyonluk boyuta getirilmek üzere karasal ve denizel ortama kurulan yetiştirme sistemlerde farklı teknikler kullanılarak büyütülür. Bunlar içinde en çok kullanılanı yarı entansif ve entansif yetiştirme yöntemleridir. Şu anda ülkemizde ekstansif yöntem Avrupa ülkelerindeki düzeyde değildir. Özellikle Bodrum ve Savran bölgelerinde yarı entansif
üretim yapan çipura işletmeleri mevcuttur.

      EKSTANSİF YETİşTİRME YÖNTEMİ
      Bunun için açık denizden, kıyısal bölgelerdeki lagünlerden ve denize bağlantısı olan acı su birikintilerinden faydalanılır. Kıyısal bölgedeki lagüner alanlarda ise başta çipura, levrek, kefal ve yılan balığı gibi türlerin yetiştiriciliği yapılır. Yavrular ilkbahar dönemlerinde barınmak ve beslenmek üzere dalyan alanlarına girerler. Bu dönem içinde bir çok 200 ve fitoplanktonun yanı sıra küçük balık, karides yavruları mamun, sülines, midye ve akivades ile beslenirler. İzmir Körfez bölgesi dalyanlarına 2-10 gram ağırlıkta giren çipuralar ,sonbaharda 80-120 gram ağırlığa ulaşırlar. 100 gram ağırlıkta girenler ise 200-300 gram ağırlığa kadar ulaşabilirler. Bu ağırlık artışları dalyan sahasının verimliliği ile ilgilidir. Çipuralar kış aylarına doğru dalyan sahasının soğuması ile daha sıcak olan derin sulara kaçma eğilim gösterirler. Deniz ile bağlantılı noktalarakurulan kuzuluk sistemlerinden yakalanan bu bireyler pazara sunulacağı gibi, canlı olarak yakalanıp toprak havuz ve ağ kafes sistemlerinde de büyütülebilir. Ekstansif yetiştiricilikte beslerneye ve çevre şartlarının kontrolüne ihtiyaç duyulmaz. Ancak bu alanlar kendi içinde parsellenerek derinleştirilebilir ve su değişimi sağlanabilir. Özellikle İtalya sahillerinde yoğun olarak valikültür adı verilerek yapılan bu teknikte dışarıdan besin takviyesinde de bulunulmaktadır. Böylece küçük boylarda dışarıya kaçarken yakalanan yavrular kışlatılarak ağırlık kazanmaları sağlanmaktadır. Bu sistemlere dışarıdan da yavru takviyesinde bulunulur. Ekstansif lagün yetiştiriciliğinde 80- 100.000 hektarlık alanlarda bir senede türlere gö- re 100-500 kg/hektar ürün elde edilebilir.




Üst: Hürriyer gazetesinde bir haber. Tarlada balık bereketi. Deli dediler kurtarıcı oldu. Muğla'nın milas ilçesinde tarlada balık yetiştiren Cemal Metin Yoprak havuzlarda başarı ile çipura ve levrek üretti. Milas'ın Savran köyünde bu başarılı uygulama üzerine köyde 150 havuz açıldı ve tuzlu kaynak suyunda balık yetiştirilmeye başlandı. ' Bu üretim tuzlu özellikteki yer altı sularının balık yetiştirciliği amacıyla kullanılabileceği konusunda güzel bir örnek idi. günümüzde ülkemizde toprak havuzlarda deniz balıkları yetiştiriciliği bir çok yerde uygulanmaktadır.

Alt.Ağ kafeslerde çipura yetiştiriciliği 20-25 yıllık bir konu olmakla beraber günümüzde 2012 yılı olarak 40 bin tona yakın bir üretim gerçekleştirilmiştir.

 

     YARI ENTANSİF YETİşTİRME YÖNTEMİ

     Bu sistem havuz yetiştiriciliği olarak da adlandırılır. Genellikle balık ve eklembacaklıların yetiştiriciliğinde kullanılır. Bu sistemde toprak ve beton havuzların yanı sıra portatif yapıdaki polyester veya polymerden yapılmış branda havuzlardan yararlanılır. Ayrıca kıyısal alanlar ağ ile çevrilerek üretim de yapılmaktadır. Bu sistemlerde günlük su değişimleri kontrol altında olup ürün miktarının arttırılmasında oksijeneratörlerden yararlanılır. Toprak havuzlarda ise son yıllarda jeo-membran sistemi uygulanmaktadır. Su debisinin artırımasına bağlı olarak bu sistemlerden stok yoğunluğu arttırılarak entansif amaçlı olarak da yaralanılabilir. Ancak sistemde meydana gelebilecek aksaklıklar üretimi olumsuz etkiler. Bu yüzden stoklama yoğunluğunun düşük tutulmasında fayda vardır. Stok yoğunluğu beton havuzlar, brandalı havuzlar ve iç kısmı jeo-membran kaplı küçük hacimli toprak havuzlarda 2-5 kg/m'' arasındadır. Büyük yapıdaki toprak havuzlardan 1 -4 ton/hektar ürün edilebilir.

 

     ENTANSİF YETİşTİRME YÖNTEMİ
     Dünyada ve ülkemizde yoğun olarak kullanılan bu yöntemde yüzer ağ kafes sistemlerinde yetiştiricilik yapılmaktadır. Akuakültür çalışmalarının gelişmesine paralelolarak birim alandan daha çok verim almayı sağlaması acısından su içerisinde yetiştirme sistemleri geliştirilmiştir. Günümüzde kıyısal alanlarda, açık derıizl erde ve okyanuslarda bile güvenlik içinde kurulabilecek sistemler planlanmaktadır Günümüzde kıyı ötesi kafeslerde 2.500-6.000 m31 arası değişen hacimlerde tek bir sistemde yıllık 150 ton üretim yapılabilmektedir. Bu sistemlerde su kalitesinin kıyısal bölgelere göre çok daha iyi olması, işletmenin kendini ve başkalarını kirletme etkisinin az olması, birim alana daha yoğun stoklama imkanının olması, . daha hızlı balık gelişiminin sağlanması, uzun vadede ekonomik olması ve yüksek kapasite balık stoklanabilmesi gibi özellikler bu sistemleri çekici hale getirmektedir. Kafes sistemlerinde sabit kafesler, yüzer kafesler, dalgıç kafesler ve döner kafesler kullanılmaktadır.

     Ağ kafeslere kurulduğu yerin özelliklerine ve su kalitesinin durumuna göre 15-30 kg/m.' arasında stoklama yapılabilir. Balıkların hızlı şekilde gelişimi için besleme teknikleri ve su sıcaklığı önemli roloynar. Besleme rejimlerinde yem kalitesinin yanı sıra balıkların ağırlıkları ile su sıcaklığı arasındaki ilişki dikkatli takip edilmelidir. Bu dönemde kullanılan yernlerdeki protein %46-52, selüloz %2-4, ham kül %12-13, ham yağ % 10-11, kalsiyum % 1,4-2,2, ve fosfor %1,15-1,5 arasında değişim göstermelidir. Bunun yanı sıra vitaminler ve iz elementler yeterli miktarda kullanılmalıdır.


     Aşağıdaki tabloda çipura balıklarının ağırlıklarına 'göre 16-25°C'de besleme oranları ve balıkların konulması gereken ağ göz açıklıkları verilmiştir. Kafeslerde düğümsüz ağ kullanılması solungaç takılmalarının engellenmesi, pul dökülmesi ve vücutta meydana gelen çizilmelerin önlenmesi için faydalıdır.

     Ege Bölgesi koşullarında 4 aylık süreyi akuakültür tesislerinde geçiren çipura yavruları ağ kafeslere çıktıktan itibaren 12-14 aylık sürede 3-4 gram ağırlıktan 350-400 gram ağırlığa ulaşmaktadırlar. Bu süre ve ağırlık artışı yetiştirme ortamının ekolojik şartlarına, kullanılan yemin içeriğine, balık stok yoğunluğuna, hastalık etkenleri ve larva kalitesi göre değişim gösterebilir.

 



Deniz balıkları yetiştiriciliğinde son yıllarda ıslah çalışmalarına büyük önem verilmektedir. Özellikle yüksek vasıflı damızlıkları besleyerek bunlardan yavru üretmek temel hedeftir. Bu amaçla damızlıkta kullanılacak balıkların tanınması ve numaralanması büyük önem taşır. Balıkların numaralanmasında eskiden yüzgeçleri kesmek vs gibi çok çeşitli yöntemler denenmişti. günümzde ise balıkların vucutlarına yerleştirilen mikroçipler yerleştirilerek bu kolaylıkla sağlanmaktadır.


 

     EKSTANSİF YETİŞTİRME YÖNTEMİ
     Bunun için açık denizden, kıyısal bölgelerdeki lagünlerden ve denize bağlantısı olan acı su birikintilerinden faydalanılır. Kıyısal bölgedeki lagüner alanlarda ise başta çipura, levrek, kefal ve yılan balığı gibi türlerin yetiştiriciliği yapılır. Yavrular ilkbahar dönemlerinde barınmak ve beslenmek üzere dalyan alanlarına girerler. Bu dönem içinde bir çok 200 ve fitoplanktonun yanı sıra küçük balık, karides yavruları mamun, sülines, midye ve akivades ile beslenirler. İzmir Körfez bölgesi dalyanlarına 2-10 gram ağırlıkta giren çipuralar, sonbaharda 80-120 gram ağırlığa ulaşırlar. 100 gram ağırlıkta girenler ise 200-300 gram ağırlığa kadar ulaşabilirler. Bu ağırlık artışları dalyan sahasının verimliliği ile ilgilidir. Çipuralar kış aylarına doğru dalyan sahasının soğuması nedeniyle dalyanı terk etmek isterler ve kuzuluklarda yakalanırlar. Böylece üretim sağlanmış olur. Dalyanlar hakkında kefal bölümünde daha detaylı bilgiler sunulmuştur.


     SONUÇ
     Çipura larva yetiştiriciliğinde günümüzde halen istenilen yaşama oranları sağlanamamış olmakla beraber yeterli sayıda yavru üretimi pek çok kuluçkahanede başarılı şekilde sağlanabilmektedir. Bu konuda ileride daha başarılı sonuçlar alınabileceği beklenmektedir. Oldukça zor ve hassas bir üretim tekniği isteyen çipuraların başarı oranın arttırılmasında; ortam suyunun fiziko-kimyasal yapısının sürekli kontrol edilmesi, ani değişimlerden kaçınılması, yumurtaların temininde pestisitlerden, metalik iyonlardan, hipoklorid ve diğer kirliliklerden arındırılmış ortamlar yaratılması, hormon uygulamalarına dikkat edilmesi ve canlı yumurtaların inkübasyona alınmadan önce dezenfekte edilmesi, yumurta ve larva stok yoğunluğunun optimum oranlarda tutulması, ani abiyotik değişimlerden ve mekanik şoklardan kaçınılması, larval aşamada ışık yoğunluğunun çok iyi ayarlanması, postlarval döneme geçmeden önce tank yüzeyinde biriken yağ tabakasınınyüzeyalanı hesaplanarak hava süpürgeleri ile ortamdan uzaklaştırılması, 12-14 günler arasında ortam şartlarında değişim olmadan bazı larva tanklarının yaşama oranları diğer tanklardan önemli oranda düşük ise bu tankların klorlanarak iptal edilmesi, hava kesesi gelişimi süresince su şartları ve ortam düzeninde ani değişimler olmaması, larvalara verilen canlı yem kaynakları olan rotifera (Brachionus plicati!is) ve artemiaların (Artemia sp.) gerekli yağ asitleri ve vitaminler ile zenginleştirilmesi, larva tanklarına uygulanan debinin larva yaşı ile doğru orantılı olarak arttırılması, debi hesaplarının yapılmasında larva hızı ve direncinin göz önüne alınması, özellikle hava kesesinin fonksiyonelolmamasına bağlı olarak deformasyona uğrayan larvaların 70-80. günlerde birbirinden ayrılması, bu ayırma tekniklerinin yavrular ağ kafeslere gönderilmeden önce mutlaka yapılması, hastalık etmenlerine karşı gerekli önlemlerin alınması, içerik yönünden yüksek besin değerine sahip yemlerin sövraj, ön büyütme ve büyütme dönemlerinde kullanılması başarının arttırılmasında yararlı olacaktır.


      Tüm bu koşullar yerine getirilmeye çalışılsa da üretimin çeşitli safhalarında değişik sorunlarla karşılaşılacaktır. Geliştirilen üretim tekniklerinin takibi ve ülkemiz koşullarına uygulanması saye- sinde kalite ve kantite her geçen gün artacaktır.


      İngilizce de sea bream olarak bilinen birkaç tür daha yetiştiriciliğe alınmakta olup bu konuda bazı bilgiler aşağıda sunulmuştur.

      GÜMÜŞİ ÇİPURA (Sparus sarpa)
      İngilizce de "Silver sea bream" olarak tanınmaktadır. Dünyada yetiştiriciliği yapılan deniz balıkları arasında 2002 yılı verilerine göre 72.000 ton ile 6. sırada bulunan bir türdür. Tayvan da 38 kuluçkahanede 10 milyon dolayında larva üretildiği ve bunların ağ kafeslerde besiye alındığı bildirilmektedir. Çin Japon denizinden Kızıl denize kadar yaygın olan bir türdür. Güney Afrika ve Avusturalya kıyılarında da bulunur. Et kalitesi çok yüksek bir balık olarak bilinir.
 





Üst : Kara çipura ( Acanthopagrus schlegeli)

Orta: Gümişi çipura ( Sparus sarba)

Alt: Japon gümişi çipura ( Acanthopagrus latus)

 

     KARA ÇİPURA

     İngilizce de "Black sea bream" olarak isimlendirilmektedir. Kara çipura Tayvan ve Japonya' da yetiştiriciliği yapılan bir türdür. Bu türün doğa- dan yakalanan miktarı 3.500 ton dolayındadır. Soğuk su ortamlarınada dayanıklı bir tür olarak yetiştiricilikte önemli bir balık olarakele alınır. Ekvatoral bölgelerde de yaygın olmasına rağmen 10 "C sıcaklıklara da dayanabilir. Doğadan toplanan yavruların besiye alınmasıyla yetiştiriciliğe alındığı gibi yavru üretimi yoluyla da yetiştiriciliği Japonya da uygulamaya girmiş bulunmaktadır.


       Tayvan da 2002 yılında 15 milyon dolayında yavru balık yetiştirildiği kaydedilmektedir.

 

      JAPON GÜMÜŞİ ÇİPURA
     (Acanthopagrus latus)


     Speridae familyasına dahildir. Japonya da, Tayvan da ve diğer bazı ülkelerde yetiştiriciliği ele alınan bir türdür. Bu bölgelerde, olta balıkçılığı açısından da çok önem verilir. 45 cm boy ve 4 kg ağırlığa ulaşabilir. İngilizce de "japanese silver sea bream" ve "yellowfin sea bream" olarak ta tanınır.

 

 

 

var _gaq = _gaq || []; _gaq.push(['_setAccount', 'UA-36728592-1']); _gaq.push(['_trackPageview']); (function() { var ga = document.createElement('script'); ga.type = 'text/javascript'; ga.async = true; ga.src = ('https:' == document.location.protocol ? 'https://ssl' : 'http://www') + '.google-analytics.com/ga.js'; var s = document.getElementsByTagName('script')[0]; s.parentNode.insertBefore(ga, s); })(); -->